Soru neden sorulur ?
Bir yapıyı-işleyiş-süreci anlamak için mi ,’cevabı buldum rahatım’ ihtiyacını karşılamak için mi?
Yürümenin 2 ayağın uzerinde olması gibi, ilerlemenin bazı kabul ve cevaplara gereksinim duyması anlaşılır , diğer yandan bu denge, elde tuttum bırakmam hissiyle değil, şimdi tutuyorum gerekirse bırakabilirim’le sağlanabilen, kendisine uyanıklık isteyen , kabullerimiz ve güncellemeler arası ahenkle salınmak gibi…
Bilmemek uyanık kılar, bilmek güvende; arasında durabilir mi insan ?*’Doğru soru doğru cevabı getirir ‘ >
} Doğru soru neye benzer?”o mu , bu mu” sorusunu ele alalım.
Altında bir varsayım; O ise bu olamaz, bu ise o değildir , birbirini dışlar…’ O mu bu mu’ bir cevaba zorlarken , o tek cevapla sınırlayan da; neyin nereden geldiğine bir açılım teklifi taşımayan…
Doğru soru, kanımca, bir işleyişe açılım getiren, ve dahası kendisinden soruyu doğuran, merakı büyüten…’o mu bu mu’ sorusunun cevabı fark edileceği gibi , anlayışa dair bir veri sunmuyor, siyah mı beyaz mı; beyaz peki, sonra?Peki neden bu şekilde soruyoruz ? Çünkü bu şekilde düşünüyoruz. Düşünme aklın bir fonksiyonu olarak akılca şekilleniyor. Soru sorma biçimi tam da hayatı algılayan ve soruna sıkışan kafa-yapının ürünüyse aynı kafayla pek muhtemel hatalı soru soruluyor, işin içinden çıkılamıyor .
2 seçeneğe zorunda bırakan bir soru,” Bu neden böyle, nasıl bu şekilde çalışıyor, ben neden beyaz diyorum sen neden siyah diyorsun , başka türlü bakılabilir mi’ gibi soruların sunabileceği verilerin kaybına neden olmakta. ( yorum-algı farkları, kişisel hikayeleri taşıyan zenginlikler olabilirdi)
Ya ya sorusu, dolayısıyla, şeyler arası ( zıtlar dahil ) ilişkileri, etkileşimleri bağlantı ve dinamikleri anlamaya fırsatı elden kaçırmakla eş değer , ketleyici soru ( nam ı diğer kapalı uçlu soru )
Soruları kapalı uçlu sormak, böylece, cevap denen, kendiliğin bilgisi ve dinamizmiyle her an yeniden şekilleneni keşfetme yolunda insanı bir hazine-edinimden kendilik ve süreç bilgilerinden yoksun bırakıyor.
Cevap denilen bir aranansa, insan cevabın unsurlarıyla ilişkileri berraklaştıkça ( bazen lineer olmayan- alakasız görünenler bağlantılarla yollarla) cevabı şekillendirebilir , soru(n)ların kurbanı olmaktan çıkmak, soruları yenileme becerisiyle el ele kendini yenilemeyi bu nedenle gerektirir.
Beğendiği bir çantayı darlıktan alamayan birisi için duruma sorulabilecek bir olası soru, en basitçe,” neden yeterli param yok olabilir”
Daha derin anlayışa açılan sorular , kişinin madde-parayla ilişkilenmesinin bütün hayatına yayılan patenlerini tespit edip sorunun geldiği yere inmeyi, ‘para-değer temalarıyla ilişkim nasıl, neye değer veriyorum, kaynaklarım neler- nasıl kullanıyorum , bütçemde gelir-gider ilişkisi neye göre şekilleniyor’ gibi soruları kapsayabilir.Kişi, kendi paradigmaları ve bunların yaşam unsurlarıyla nasıl ilişkilendiğini gözlemleme ve fark etmeye niyetlendiğinde , satın alma gücü-imkanlarında bir değişim kendiliğinden sonuç olarak gelebilir, bir olası sonuç da sahip olunmak istenenene ( ayakkabı ) yönelmiş arzunun değişmesi, yön değiştirmesi olabilir, çanta artık olmasa da olabilir.
Doğru sorunun, seçimlerin geldiği yeri fark etme ve dolayısıyla değiştirme üzerindeki etkisi küçümsenemez. Bir soru/n da çoğu kez görünenin arkasında bizi kendimiz ve yaşama ilişkin daha derin anlayışı edinmeye çağıran bir ağ bulunur; ipin ucu, görünen–patlayan olay-durum’dan tutulur.Özellikle zorlayıcı durumların, kendimize normal(?)de sormadığımız yeni soru ve dolayısıyla seçim olasılıklarına kapı açması bu nedenle…Kazının derine yapılması gerekliliği Jung tarafından belirtilmiş, “ bilinçaltınızı bilince dönüştürene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirecek ve siz ona kader diyeceksiniz’
Seçim yapmasıyla övünen insan için neyi neden seçtiğini bilmediği sürece o seçimin seçim olması mümkün görünmüyor ( kendimin seçimi, kendim bir bilinmezken…?)Seçim farkındalıkla olası…
Düğüme dönmüş bir yumağın(soru-n) önünüzde durduğunu varsayın , düğümü çözme işi şöyle bir bakmak ister, ‘ne nereyle dolanmış’Düğumün açılımı anlaşılmasını da ister; ellerin, daha fazla dolandırmaya neden olmayacak eser miktarda çözme çabası eşliğinde…
Dün- bugün-yarın arası bağ-lantılar, Düğümü anlamakla çözmek arası ilişkilerüzerine düşünülmeye değer;anlamak çözmenin ne kadarı, nasıl’ı ?Doğru soru an gelir çözmeye, an gelir bağlamaya yardımcı, “insanın elinde”si;
cevap:soru
A.Arin