“….Carneige Mellon Üniversitesinden ilişkiler üzerine çalışmalar yapan öncü bilim adamlarından Brooke Feeney, ilişkilerde bir “bağımlılık paradoksu” olduğunu ileri sürmüştür. Yakınlık kurmanın en güçlü mekanizmalarından biri, kendini açma ve destektir. Bunlar da bir kişinin kişisel düşüncelerini veya hislerini paylaşmasıyla başlar ve bu paylaşım kişinin kendisini savunmasız hissetmesine neden olur. Dinleyen kişi , empati ve destekleyici bir şekilde karşılık verdiğinde bir miktar güven ve yakınlık oluşur fakat kendini açma eylemi iki yönlü bir sokaktır ve bu eylemin paylaşılması ve dozunun ayarlanması gerekir. Kendisini çok erken ve çok fazla açan insanlar karşısındakileri korkutup kaçırabilir ama tersi şekilde özel meselelerini asla paylaşmayanlar da mesafeli görünebilir.
Partnerler destek için birbirlerine güvendiklerinde bağımsızlıklarından daha emin olurlar. Burada bahsettiğimiz, partnerleri olmadan hiçbir şeyi kendi başına yapamayan muhtaç durumdaki bağlılık değil , daha ziyade belirsizlik veya sıkıntı durumlarında partnerlerinin destekleyici ve sadık olacağına güvenebileceklerinin emin olunmasıdır.
Bağımlılık paradoksunu yönetmek zorludur, çünkü kendini açma bir tarafın iyi şekilde tepki vermemesi veya en sonunda ilişkiyi bitirmesi şeklinde bir riski de beraberinde getirir. Romantik ilişkiler her zaman büyük bir kumardır ve bahisler ilk kez el ele tutuştuğunuzda veya en özel düşüncelerinizi ve hislerinizi paylaştığınızda artar. Tüm bunlar o kadar yoğun duygular yaratabilir ki, duygusal kumarlarının her şeyi kaybetmeleriyle sonuçlanabileceği şeklinde mantıklı bir akıl yürütmeye dayanarak insanlar öndeyken bile pes etmeye meyleder. Ancak aşk meselelerinde yarı gönüllü bir katılımla masaya oturmak bir seçenek değildir.
Sabırlı olmaya istekli olmak ve dikkat ve kararlılığını nasıl yakınlık kuracağına ve kendisi için rahat olanın ötesinde bir esnekliği nasıl benimseyeceğini anlamaya yönlendirirse tuhaf denilen bireylerin de herkes kadar sadık ve düşünceli bir eş olma ihtimali vardır.
**
İlişkiler üzerine çalışmalar yapan araştırmacılar, mutlu ve istikrarlı birlikteliğin sırrı olarak düzinelerce ilişki davranışı sayarlar ama eğer birini seçmem gerekirse genellikle daha az niceliksel bir yanıtla karşılık veririm.
Onlarca yıldır beraber olmuş çiftlere eşlerini kaybettiklerinde en çok neyi özlediklerini sorarsanız size genellikle ilişkilerinde kesin gözüyle baktıkları küçük şeyleri özlediklerini söylerler. Eşleriyle paylaştıkları günlük alışkanlıkları, iki insanı biz yapan o garip iş birliğini özlerler. Elli yıllık eşini kaybetmiş bir beyefendinin söylediği, “kahvemi iki şekerli içtiğimi bilen tek kişinin o olmasını özlüyorum” cümlesi aklıma geldikçe istemsizce duygusallaşırım.
Yaşlıların özlediği şeyler, iki insanın arasında evrilen iş birliği ruhu ve eşlerinin onlar için her gün sessizce yerine getirdiği cömert eylemlerdir. Hayat hız kazanıp evliliğin dışında başka sorumluluklar insanın kafasını meşgul etmeye başladığında, bu nicelikli davranışlara kesin gözüyle bakılabilir ve bazı insanlar eşleri gidene kadar neyi kaçırdıklarını fark etmez. Odaklı dikkatlerini, sosyal olmayan ilgi alanlarına dar bir şekilde yönlendiren tuhaf insanların, her gün eşlerine yoğun olarak dikkat etmeleri için sürekli olarak kendilerinin farkında olmaları gerekir.
Tuhaf insanlar, tuhaf olmayan insanlara kıyasla ilişkilerinde kimi benzersiz zorluklarla karşılaşabilirler. Partnerlerinin söylemek istediğini yanlış anlama ihtimalleri yüksektir veya romantik ilişkilerdeki duygu yoğunluğundan bunalabilirler. Ancak tüm partnerlerin kendine özgü sorunları ve her çiftin aşması gereken zorluklar vardır. Uzun süreli ilişkilerin yıllarca sürmesini sağlayan psikolojik ilkeler adillik, nezaket ve sadakattir fakat romantik ilişkiler topluma faydalı bu tutum ve davranışları sergilemek açısından en sarp zorluklarından bazılarını ortaya koyar. İnsanlar ister tuhaf ister sosyal akıcı olsun , verilebilecek en iyi tavsiye , eşlerin iş birliği ve nezaket içeren eylemleri karşısında her zaman çok cömert ve uyanık olmaktır.”
Tuhaf ,Sosyal Açıdan Tuhaf Olmanın ve Bunun Neden Harika Olduğunun Bilimi , Ty Tashiro