Cilalı Acılar

Bir acı yaşanarak da tüketilebilir
Yaşanmadan üstüne cila da çekilebilir…
Ama acı, sadece hissedilmesine izin verilerek kendisine hakkı verildiğinde , meyvesini verebilir.
Acı, insanı böylece kendine getirebilir.

Elim bır toplumsal olay olduğunda sosyal medyada sıcağı sıcağına verilebilen tepkiler, yazılanlar cizilenler, acının romantize edilmesi, acılara güzellemeler, duygunun varlığına değil bilakis yokluğuna işaret’tir…


Bir acıyı susarak hissetmek yerine, onun hakkında konuşmak , onun derinden hissedilmesini anlaşılmasını engellemeye nedendir, hisssetmekten ve anlamaktan kaçmak… için hamle…
Yakınla-ş-mak değil uzaklaşmak isteyen … Yakınlık içine nüfuz edip derinine iner, uzaklaşmak tepki vermekle el eledir , katlanamayıştan-kaldıramayıştan dışarı vuran…-Konuşmak da, bir tepki olduğunda –öyle…

Neden nolursa olsun
Hissetmekten kaçmak acıyı yaşamamaya yol almak demek, yaşamadan tüketmeye çalışmak… Hatta güzellemesini yaparak…Şimdi bir de altına müzik koyuyorlar, evet….!


Peki bu neden ?
Hissetmek rahatsız edici ve dayanılmaz , çünkü, büyük ihtimal
Milletçe , bir şeyleri çabuk unuttuğumuz söylenir…
Oysa biz bilerek unutuyoruz, bir nedeni var.
Buralarda…
Hatırlamanın dayanılmaz sorumluluğuyla nasıl yaşanır ? Dibine kadar hissederek fark ederek , değiştirmek gerektiğini bilerek ama eyleme geç(e)meyerek nasıl devam edilir ? Hal böyle olduğunda, ‘unutmaya çalışmak’ , yaşama çabasında işlevini yerine getirir.
Kendisinden kaçılana yakalanana kadar

Acıyı yaşayarak hissetmenin meyvesi var demiştim.
Bu, acıya saplanıp güzellemesini yapmak için değil, olan biteni sorgulamak, ders almak, eylemlerini değiştirmek içindir, acının işlevi anlayışı zenginleştirmek; anlayarak kendini yeniden düzenlemek, yapılandırmak… Acı o zaman öğretir, öğrenmek isteyene öğretmen…

O zaman , mümkün olursa bir değişim
inan bana onu göreceğin yer, öncelikle konuşmaklar değil;
çünkü neyse fikir

zikir de ona dönendir…önce fikir…

Konuşmak doğru olduğunda kendini anlamaya götürür, kaliteli bir fikir alışverişi , doğurgan bir istişare, sana “görüldüğünü, duyulduğunu” hissettiren bir dinleyici…. Ne şans…

Ama konuşmak, kaçmak için kullanıldığında, kendisini , yersizliğinden , gürültüsünden belli eder. Asıl ve pek muhtemel yapılmaktan kaçılan eylemin yerine konulan bir yanılgı, o zaman…

Evet konuşmak , azımsanmayacak kadar çok zaman, bir yanılgı, yanılsama, bazen kendini ikna çabası…
Bazen kendini ve ötekileri kandırmaktan ibaret, olan…
Ve kaçmak, kandırmaktır

Konuşmak , öyle zamansız olduğunda, acıyı hissederek yaşamaktan kaçınmak ve meyvesini alma şansını kaybetmeye taşları döşer…

Durum buyken konuşmak, kendisiyle ne yapılacağı bilinmeyen ölüm sessizliğini, ölüm gibi muamma olanı beyhude doldurma çabasıdır
Ayan beyan ve katlanılamaz olanı hafifletme çabası,
ezicidir, onun ağırlığı…
Dopdolu ve ağır,
Sessizliğe kulağı kapamak için yapılan beyhude gürültü …

acıyı dinle

yüreğin içinde

dışarda değil

14 Ekim 2022 Bartın Maden Kazası, sonrası…

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221