Can Suyu

Materia prima, ( lat.) ( ilk-sel madde) olarak su yaşamın kaynağıdır : Bilinçsiz’i / Bilinçdışı’nı da kapsayacak şekilde, su’yun “dişil” özelliği ve annenin temel sıfatlarını taşıması, birincil süreç düşüncesinin çok bilinen bir anlatım şekildir. Yaşam sudan çıkar; bu saptama bilinçdışı sembolizm için olduğu kadar , bireyoluş ve soyoluş için de geçerlidir. İnsanın da çıktığı yer bütün varlıkları doğuran su’dur. Hemen bütün yaratılış mitleri evreni ve yaşamı suda başlatır. Pek çok tarihsel ve kozmik dönülerin sonunda da su belirleyicidir. ( Eliade, 2003) Sümer tabletlerinde , adı deniz için kullanılan ideogramla yazılan Nammu , Gök’ü ve Yer’i doğuran anadır. İlksel denizin kökeni hakkında açıklamaya rastlanmamıştır. ( Hooke, 1993) ; öncesizlik iması içerir.

Enbiya Suresi 21:30 ( İnkar edenler , gökler ve yerler bitişikken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi ? ) ve Nur Suresi 24:45 ayetleri Allah’ın insan hariç , hareket eden tüm canlıları sudan yarattığını bildirir. Su yaratıcı potansiyelin, doğurganlığın ana rahminin sembolüdür. Bilinç dışının yaratıcı potansiyeli göz önünde tutulduğunda suyun doğrudan bilinç dışının da sembolü olduğunu çıkarsayabiliriz. Bilinç/insan sudan çıkar, ‘doğar’ . Hint mitolojisinin değerli kaynaklarından Veda metinlerinde suya verilen ad matritamah, yani ‘annelerin en yücesi , annelerin annesidir’; her şey/tüm var oluşun kaynağı , dünyanın temeli, ‘bitkilerin özü’ , ‘ölümsüzlük iksiri’ , ‘yaratıcı güç’tür, yaşamı uzatır, her derde devadır. Su, annenin en güzel olduğu kadar en ürkünç özelliklerini de taşır. İyi ve kötüyü bir arada içeren , ‘iki-kutuplu’ bir kavramdır: Hem can verici hem can alıcıdır. Hem ölümü (suda batma, boğulma) hem doğumu ve yeniden doğumu (sudan çıkma) simgeler. Hem susuzluğu ( eksiklik vurgusu) gidericidir; hem yutucudur, boğucudur. Hem sıcak hem soğuktur. Hem ihtiyaç, hem tehlikedir. Tanrıçalar , su iyeleri, su perileri, deniz kızları, sirenler , deniz canavarları, ahtapotlar, dev balıklar, anaforlar, kuyular, gençlik pınarları vb. hep su motifinin yaşamı boğucu yada yenileyici yönünü temsil ederler ( Ackroyd, 1995 Eliade 1992, Saydam 2013) Eğer yaşantıları iyi-hoş ve kötü-nahoş şeklinde iki zıt kutupta toplayacak olursak , temel bir sembol olan ‘su’yun her iki kutba ait özellikleri bir arada taşıdığını söyleyebiliriz.
…Folklor düşüncesinde ab-ı hayat ve ölüm suyu olarak ikilik gösteren su kültü mitolojik dünya modelindeki kozmogonik mitlerin yansımasıdır. Suyun ilk madde olması da hayatla ölümü birleştirmesinde görülmektedir. ( Bayat 2007)
Su, aynı zamanda ruhsal enerjiyi de temsil eder; bu enerjinin kontrol altında aktığı, sakin akan sular tasarlanana uygun süregiden yaşamın sembolüdür. Yatağını aşan, taşkın/ coşkun ‘deli’ sular her zaman tehlikeleri, kara sakinlerini tehdit eden sel ve su baskınlarını akla getirir. Suya dalma- eğer yeniden dışarı çıkabilirse- bilinci /bireyi üretken kılar, yaşam gücünü arttırır; zira suyla temas , yaşamın kaynağı ile ilişkiye geçmektir. Kendisi şekilsiz olan su, eski şekillenmeleri eritir, yeni şekillenmeleri doğurur.

… Nuh Tufanı, bozulmuş yanlış dünyayı boğar; ‘doğru yeni’ye olanak sağlar. Suyun çözme ve yeniden doğurma niteliğine sıkça başvurulan erginlenme törenleri ( erişme ritleri ) dönüşerek yenilenme düzenekleridir. Su, yeniler.
Irmak, dere, çay gibi akarsular, göl ve deniz gibi durgun su topluluklarından farklıdır, daha fazladır. Hareket etmekte , belli bir yöne doğru akmaktadır; enerji kaynağı ve taşıyıcısıdır.
…Kadim Türk halklarının yaşamında, ‘su kültü’nün önemi büyüktü. Altay Yaratılış Destanında her şeyden önce var olan –yine- sudur:

Dünya bir deniz idi, ne gök vardı , ne bir yer
Uçsuz bucaksız sonsuz sular içreydi her yer ( Verbitsky; Ögel 1989: 432)

Kadim Türk inanışında sular canlı varlıklardı; yaşıyorlardı ve yaşlanırlardı. Oğuzlar ‘akıntılı görklü suyun karımasın’ diye dua ederken , ‘karıma’ dan ( yaşlanma) kasıtları suyun azalmasıydı. ( Ögel, 1995) Doğacak çocukların canı, Altay Türklerinde göğün 5. Atında muhafaza edilir; dişi yaratıcı Yayuçi, süt akı gölden canı alarak çocuğu doğurturdu. ( Türköne, 1995 ) Yaşamı mümkün kılan su, hemen tüm kültürlerde doğrudan bu niteliğe atıfta bulunularak kutsanır. Hayat suyu bütün dünya mitolojilerinin en önemli bir motifidir.

Derinlikler psikolojisi , ab-ı hayatın kurumasını, annenin sütünün çekilmesi, süt nehrinin kuruması yani süt vermenin kesilmesi şeklinde açıklar. Bu durum süt bebekliği döneminden çıkan çocuğun yaşantısına koşuttur. Ancak daha ileriki yaşlarda çocuğun, ergenin hatta erişkinin bile özellikle geçiş dönemlerinin zorlanmalarında benzer yaşantıları olabilir. Kendisinden sorumluluk üstlenmesi beklenen , koşulsuz kabul görme isteğinin reddedilişini yaşayan çocuk , kendisini anne sütünün kesildiği dönemdeki zorlanmaya benzer bir hayal kırıklığı içinde bulabilir. ( Kemaloğlu, 1986) Annenin ve doğanın hiçbir karşılık beklemeden kendisine sunduğu ‘altın çağ’ın zahmetsiz taşıyıcılığı sonlanmıştır. Can suyunun kesilmesi sonsuz cennet fantezisinin elinden alınmasına neden olur. ( Neumann, 1974) Çocuk veya ergen kendini hiç de hazır hissetmeden , ölüm –kalım mücadelesi şeklinde algılayabileceği , var olma, kendini tanımlama ve ispat etme gerekliliği içinde bulur.
Toprağın verimliliği suya muhtaçtır. Islaklık , verimliliğin , yani doğurgan doğanın , dolayısıyla dişil ilkenin özelliğidir. Su, doğuma ve yeniden doğuma olanak verirken, aynı zamanda çözücü eritici nitelikleriyle ‘biçim’in düşmanıdır. Karşıtı olan kuruluk ise organik yaşamı olanaksız kılar; doğanın can vericiliğinin tükenmesidir.

Şekilsiz ve –içinde çözerek- şekilsizleştirici su, – bu vasfıyla- temizleyici ve arıtıcıdır. Böylece eski’yi ve dejenere olanı-temizlerken, ilksel özelliğine , yani yaşama kaynaklık etmesine paralel olarak , yeniden doğuma, günahlardan-suçtan arınmaya, geçmişten kurtulmaya, hastalıklardan iyileşmeye olanak sunar.

Kutsal suyun günümüz ritüellerinde oynadığı rolü hatırlamak için Ganj nehrinin Hindu inancındaki yerini Zemzem kuyusunun Müslümanlar için önemini , din adamlarınca kutsanmış / okunmuş , üflenmiş sulara atfedilen sağaltma gücünü , Hristiyanlıkta vaftiz suyunda arınmanın yerini zikretmek yeterlidir.

Kaynak: Arafdalıklar, Bilgin Saydam

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221