YER ÇEKİMİ KUVVETİ Mİ
“Bazı insanlara çekim duymamızın altında bizim bağlanma stilimiz mi onlarınki mi yatıyor ?” sorusunu araştıran birkaç araştırma gerçekleştirilmiştir. Yetişkin bağlanması araştırmacılarından Paula Pietromonaco ve Katherine Carnelley kaçıngan bireylerin genelde kaygılı bağlanan insanları çekici bulduğunu ortaya çıkardı. Minessota Üniversitesinden Jeffry Simpson tarafından yapılan bir başka araştırma , kaygılı kadınların daha çok kaçıngan erkeklerle çıktığını gösterdi. Bağımsızlıklarını şiddetle koruyan insanların bireyselliklerine en çok darbe vuracak partner araması mümkün mü? Yada yakınlık arayan insanların kendilerini itecek kişilerden etkilenmesi ? Peki böyleyse, neden ?
Pietromonaco ve Carnelley, bu bağlanma stillerinin bir şekilde birbirlerini karşılıklı olarak tamamladığına inanıyor. Her biri diğerinin kendisin ve ilişkiye dair inançlarını teyit eder. Kaçınganların kendilerini güçlü ve bağımsız gördüklerine dair savunmacı öz-algıları, diğerleri onları rahat hissettirdiklerinden daha fazla bir yakınlığa çekmek istediğinde doğrulanır. Kaygılı tiplerin de partnerlerinin verebileceğinden daha fazla bir yakınlık istediklerine dair algıları, önem verdikleri birileri tarafından hayal kırıklığına uğrama beklentileri gerçekleştiğinde doğrulanır. Yani böylece, her bağlanma stili aşina olduğu senaryoyu tekrarlar.
Duygusal Lunapark Treni
Kaygılı biriyseniz kaçıngan birini bulmanızın bir nedeni var. Eğer kaygılıysanız ilişkinin başlarında kaygılı mesajlar almaya başlarsınız; arar ama kendine göre bir zamanlamaya göre; sizinle ilgilidir ama başkalarıyla da takılabileceğini anlamanızı sağlar. Bunlar tahmininize bırakılır. Karmaşık mesajlar aldığınızda bağlanma sisteminiz harekete geçer ve ilişkiyle çok meşgul olursunuz. Fakat hemen ardından kalp atışlarınızı hızlandıran bir iltifatta bulunur yada romantik bir jest yapar, sevinirsiniz. Bu neşe uzun sürmez. Olumlu mesajlar kısa bir süre sonra yine karışık ve muğlak bir hal alır. Ve yeniden lunapark treninde aşağı inmeye başlarsınız. Bir üre böyle yaşadıktan sonra, İlginç bir şey yapmayı deneyebilirsiniz, endişeyi, kafanızın meşguliyetini , takıntıyı ve sevginin neşesiyle yaşadığınız kısa anları aynı kefeye koyarsınız. Gerçekte yaptığınız, harekete geçmiş bir alarm sistemini tutkuyla bir tutmaktır.
Bunu bir süre yaparsanız, sizi mutlu etme ihtimali en düşük kişilere çekim duymaya programlanırsınız. Her daim aktif bir bağlanma sistemi , doğanın bizim için sevgi olarak sunduğunun tam tersidir. Gördüğümüz gibi Bowlby ve Aiansworth’un en önemli iç görülerinden biri, insan olarak büyümek ve gelişmek için güvenli bir dayanaktan güç ve rahatlık almaya ihtiyacımız olduğudur. Bunun gerçekleşmesi için bağlanma sistemimizin sakin ve güvenli olması önerilir.
Hatırlayın : harekete geçmiş bir bağlanma sistemi tutkulu aşk değildir. Bir dahaki sefere biriyle çıktığınızda, kendinizi- sırf ara sıra mutlu olmak için – kaygılı , güvensiz ve takıntılı hissederseniz , kendinize bunun adının aşk değil de harekete geçmiş bir bağlanma sistemi olmasının muhtemel olduğunu söyleyin. Evrimsel anlamda, gerçek sevgi iç huzuru demektir. Durgun sular derinden akar sözünün burada yeri olabilir.
Büyük Sayılar Kanunu- Neden Biriyle Çıktığınızda Size Kaçınganların Denk Gelmesi Daha Muhtemel ?
*Kaçıngan bağlanma stiline sahip insanlar, daha sık ilişki bitirme eğilimindedir. Bir çalışmaya göre, boşanma ardından, yeni bir evlilik yapan insanlardan kaçıngan olanların yeniden boşanmasına daha sık rastlanmaktadır. Ayrıca sevme duygularını bastırdıkları için ayrıldıkları kişiyi kolayca geride bırakıp neredeyse hemen yeniden flört etmeye başlarlar. Sonuç : kaçınganlar flört havuzunda daha sık sürelerle yer alır.
Güvenli bağlanma stiline sahip insanlar, mutlu olup kök salacakları birini bulmadan önce çok fazla partner değiştirmez. Uyum sağlandığında uzun süren ve ciddi bir ilişki kurarlar. Sonuç : güvenli bağlanma stiline sahip insanların flört havuzunda yeniden görülmeleri – eğe böyle bir şey mümkünse- daha uzun zaman alır.
Araştırmalara göre kaçınganların diğer kaçınganlarla birlikte olduğuna pek rastlanmaz, çünkü aralarında, birlikte kalmayı sağlayan duygusal bağ oluşmaz. Bir araştırmada, çıkan çiftler içinde kaçıngan tek bir çifte bile rastlanmadığı oldu. Sonuç : kaçınanlar birbirleriyle çıkmak yerine farklı bağlanma stili aktif insanlarla çıkma eğilimindedir. Sonuç : yeni biriyle tanıştığınızda kaçınan bağlanma stiline sahip olması olasılığı %25 e varır. Sadece flört havuzuna hızlı döndükleri için değil, kendi stilleriyle çıkmadıkları ve güvenliler daha az uygun olduğu için güvenlilerle de çıkmadıkları için. Peki kimlerle karşılaşıyorlar ? Kaygılı bağlanma stiline sahip partner adaylarıyla.
Güvenli Bağlanan Biriyle Karşılaştığınızda Ne Olur ?
İstatistiki engelleri aştığınızı ve güvenli biriyle tanıştığınızı farz edelim. Kaygılı bağlanan biriyseniz, güvenli bağlanan biriyle karşılaştığınızda, tam da kaçınan biriyle tanıştığınızda olanın tersi olur. Güvenli birinden gelen mesajlar dürüst, doğrudan ve tutarlıdır. Güvenliler yakınlıktan korkmaz , sevgiye değer olduklarını bilir, kaçak güreşmez ve zor insanı “oynamazlar” Muğlak mesajlar, gerilim ve şüphe yoktur. Nihayetinde bağlanma sisteminiz nispeten sakin kalır. Fakat harekete geçmiş bir bağlanma sistemini sevgiyle bir tutmaya alışık olduğunuz için tanıştığınız kişinin doğru kişi olmadığı sonucuna varırsınız, çünkü alarm çalmaz. Sakin bir bağlanma sistemini sıkıcılık ve aldırmazlıkla bağdaştırırsınız. Bu yanlış anlama yüzünden, mükemmel bir sevgili adayı yanınızdan geçip gider.
Mesele, iniş çıkışlara kapılmamak ve harekete geçmiş bir bağlanma sistemini, aşk ve tutkuyla bir tutma hatasına düşmemek. Duygusal engellerin sizi ele geçirmesine izin vermemek.
Yaygın Flört Öğütlerine Uyarsanız Ne Olur ?
Bir çok meşhur ilişki kitabında geçen öğütleri uyguladığınızı farz edin. Bir partneri nasıl elde tutacağınıza dair ip uçları sunarlar ; çok ulaşılır olmayın, meşgul değilken bile meşgul olduğunuzu söyleyin, aramayın, bırakın o arasın. Çok ilgili görünmeyin, gizemli davranın” . Muhtemelen bu yolla gururunuzu , bağımsızlığınızı koruyor ve partnerinizin saygısını kazanıyorsunuz. Fakat aynı anda, hakiki ihtiyaç ve duygularınıza karşı dürüst davranıyor musunuz ? Yoksa güçlü ve kendine yeter görünmek adına onları bir yana mı atıyorsunuz ? Aslında bu kitaplar ve verdikleri öğütler doğru, bu davranışlarla gerçekten de çekici olabilirsiniz. Ama bağlanma teorisinden habersiz oldukları için söz etmedikleri şu ki, bu önerileri uyguladığınızda tek bir tip partner için çekici olacaksınız – o da kaçınan biri için . Neden mi ? Çünkü bu öğütler esas olarak sizden ihtiyaçlarınızı görmezden gelmenizi ve ilişkideki yakınlık/mesafeyi karşı tarafın belirlemesini savunuyorlar. Kaçınan insan , deyim yerindeyse, ne yardan geçerim ne serden tutumunu izleyebilir. Birlikte olduğunuzda, sizin yakınlık ihtiyacınızın ve birlikte olmadığınız zamanlarda kendi ihtiyaçlarınızı göz önünde bulundurmadan doğal olarak sunduğunuz keyif ve yakınlığın tadını çıkarabilir. Fakat olmadığınız biri gibi davranarak, diğer kişiye kendi şartları doğrultusunda sizinle olmanın ve dilediğinde gelip dilediğinde gitmenin iznini siz vermiş olursunuz.
Bu şekilde oyun oynamanın rol yapmak olması bir yana, asıl sorun uzun vadede geri tepecek olmasıdır. Kaçınan partner, başta kolayca size kapılır, onlar bireyselliklerini sürdürebilecekleri insanları tespit etmede iyidir. Devamında , bir nedenle , rengin belli edilmesi yeri geldiğinde, ki istediğinizin , yakın olmak, birlikte nitelikli zaman geçirmek, gardınızı indirebilmek olduğunu varsayıyoruz, kaçınan partner, tereddüde düşecek ve ilişkiden kopmaya başlayacaktır.
Kaynak : Bağlanma, Aşkı Bulmanın ve Korumanın Bilimi , Amir Levine & Rachel Heller