Afetzede İle İletişim & Psikolojik İlk Yardım

Depremzedelerle iletişim kuran insanların sorusu ;

” neler söylemeli, nasıl davranmalıyız ?”

Buradaki  hassasiyet bir cümle olarak içimizden şöyle geçiyor ;

“ Yardım etmek istiyorum, ama zaten acı içindeki insanları incitmekten korkuyorum.”

Bu aslında bize, bütün yardım çabalarında öncelikli olan ilkeyi hatırlatıyor; önce zarar verme .

Hepimiz, sıradan vatandaşlar olarak bir gün bir yerlerde, bir krizin yada acil durumunun ortasında kalabilir veya şimdi olduğu gibi bunu yaşayan insanları yanı başımızda bulabiliriz. O yüzden aslında hepimizin bilmesi gereken ve mümkün olan psikolojik ilk yardımdan söz etmek gerek. 3 ilkesi bulunuyor; İzle , dinle, bağ kur.

1.İzle: Depremzede olsun olmasın herhangi bir acı içinde yada yaşamsal tehdit altındaki kişinin ilk önce güvenliğini sağlamayı düşünmek durumundayız. Etrafta o an, kişinin güvenliğine tehdit oluşturan ne var veya risk sürüyor mu tespit için ortamı izlemek ve risk/ tehdidi ortadan kaldırmak -gücümüz yetiyorsa. Ayrıca kişiyi izlemek, neye ihtiyacı var, fiziksel ve psikolojik olarak .  Aşırı şokta mı korkmuş mu vb 2. Dinle : Kişiye sorabiliriz “neye ihtiyacın var, senin için ne yapabilirim” yada bu ihtiyacı kendimiz görüp gidermeye çalışabiliriz. Kendimizi  tanıtıp “ismim kurumum şu , sana şunu sağlamaya çalışacağım, tamam mı ?” Kendini tanıtmak, nerden ne görevle orada olduğunu söylemek kişinin güvende hissetmesine  yardım edecektir. 3. Bağ kur: Kişiye destek verebilecek olan kurum, kişilerle bağ kurmak, aramak, çağırmak vb

Şimdi bu kişilerin güvenliğinin sağlandığı , stabil şartlar içinde oldukları senaryoda iletişim kısmına gelelim :

Böyle bir durumdaki kişiyle iletişimi yapılandırmak için şu soruyu sormalıyız, “bu durumdaki kişinin hangi duyguyu hissetmeye ihtiyacı var, hangi duyguları zedelenmiş, sarsılmış ?”

Güven… Kişiler büyük bir korku yaşadılar ve çoğunun kaybı var. Üzüntü, korku , çaresizlik ve muhtemel yalnızlık.  

Bu kişilerin, dolayısıyla öncelikle güven duygusunu onarmaya ihtiyaç var. Bu güven hissi insanın ayağını bastığı yerin stabil olmasından etrafında destek alabileceği birileri olduğunu bilmesine kadar çok boyutlu ( fiziksel ve ruhsal)  

Bu nedenle , zarara uğrayanların  yanında olduğunu hissettirmek / ifade etmek önemli & öncelikli iletişimde.

–Genel olarak iletişimlerde empati cümlesi olarak kullanılan “seni anlıyorum” cümlesi burada işlevsel-yeterli olmayabilir.

Oldukça açık ki, böylesi kayıp yaşamış insanları anlayamayabiliriz zira pek azımız bu kadar büyük bir  kayıp yaşadı. Burada dürüst, gerçekçi ve şefkatli cümle şuna benzer :   “ Çok üzgünsünüz görüyorum. Açıkçası,  bu kadar büyük bir  üzüntüyü, kaybı  anlamam mümkün  değil , ne diyeceğimi bilmiyorum…. Üzgünüm…”

(Anlayamayabılırız ama anlamaya gayret ve yardım çabası içindeyiz.  Kişinin acısını görüyoruz,  ama acıyı yoketmekte yetemediğimiz yeri de ifade ediyoruz. ( istekliyiz ve ama sınırlıyız da… )


“Elimden  geldiğince destek olmaya çalışacağım” . Yada “ sizin için ne yapabilirim” ? cümlelerini söyleyebiliriz. “Anlatmak istediğinizde , isterseniz dinleyebilirim” de diyebiliriz, anlatmaya zorlamamak koşuluyla. Kişi, olayı  anlattıkça hatırlama,  yükselme  ve duygusal tetiklenme olabılır. Anlatmak her durumda kişiye iyi gelmeyebilir , orada dinlemeye hazır olan birinin varlığını bilmek yeterli olabilir o an için.

İletişimde, konuşma kısmını buraya kadarki bir yapılandırma mümkün dedikten dinleme kısmından söz etmek istiyorum. Dinleme veya sessizlik en az konuşma kadar önemli zira.

Karsımızdakı kişinin duygu ve düşüncelerini ifade etmesine alan açmak, izin vermek, ilk anda yargılamadan , çözüm bulmaya ve yada duygu düşüncesini değiştirmeye çalışmadan dinlemek.

Özetle, özünde, kişiyle acı  ve kaybın çaresizliğini paylaşmak, oradaki duygu neyse onunla duygudaşlık yapmak, yeri geldiğinde sessizce acının içinde onunla birlikte yanında durabilmek… ( presence, varlığımız…ile, orada hazır bulunmak ile. Bunun kendisi bir değer ve şefkat eylemidir; yanındalık- birliktelik... )

Sık yapılan hata , kişiyi teselli  etme çabası, o anda elimizden gelmeyenlere dair kendi çaresizliğimizi  gidermek nedenli yaptığımız bir yanı var. Bu çaresizlik hissine dayanamadığımızdan , teselli etme, avuntu arama, yada çözüm sunma , bir yorum yapma davranışına girebiliyoruz.

Oysa kabul etmelı, kaybedilenler oldu ve bunlar arasında geri gelemeyecek olanlar var.

Bız geri getiremeyız , kımse getiremeyebilir.

Bu açıdan, hem orada karşımızdaki kişinin hem de bizim ortak duygumuz, çaresizlik ve yetememek.


Evet, bazı yaralar sarılacak ancak bazılarının izi kalacak, muhtemelen şimdiki gibi-kadar acıtmayacaklar, ama şu an bunları biz biliyoruz , acıya tanıklık edenler olarak. Kişisel kaybı yaşayan kişinin içsel gerçekliğinde ileride olacak olanlar değil, şimdiki acı daha canlı olabilir…

Örneğin kişiye onu teselli etmek için , “şanslısın hayattasın” denildiğini  varsayalım . Afetzedelerle çalışırken  azımsanmayacak kısmında “onlar öldü, ben hayattayım, neden ben yaşıyorum ?” duygusu düşüncesi neredeyse suçluluğu  olduğunu kendi beyanlarıyla gördüm. Bunları düşünen kişiye” şanlısın”  demek ne kadar doğru olur , düşünün. Üstelik,  o şans bizim kendi yorumumuz, öyle olduğunu düşünebiliriz ancak bu düşüncemizi karşımızdaki kişi paylaşmıyor olabilir. Ve aslında biz bilemeyiz neyin şans olduğunu neyin olmadığını . Kısacası, böylesi zihinsel yorumlar, klişe cümleler (Daha kötü olabilirdi, şanslısın, zamanla geçecek, güçlü olmalısın vb ) kişinin içindeki  ruhsal gerçeğe çok yabancı olabilir,   hatta dayatma gibi  gelebilir , anlaşılmamışlık yada yalnızlık hissini güçlendirebilir.

Travmatik olay yaşanıp bittiği halde, şimdi-ye uzanan kişi üstündeki psikolojik etkilerle karşı karşıyayız. Buradan bakıldığında, kişinin şimdi-burada ile bağlantısını kurmaya yardım etmek, an içinde güvenlik hissini desteklemeye çalışmak ruhsal dengesi için yardımcı olacaktır. Bunu olmayan iyi şeyi kafadan yazarak polyannacı bir yolla değil gerçekten anda-orada olumlu  olan , elde ne varsa fark ederek ve kişini bunları duyumsamasına yardım ederek yapıyor olmak önemli. Örneğin, ” Bugün hava biraz daha sıcak değil mi, burası güvenli , şu an ısınıyoruz, yediğimiz yemek güzeldi, sana iyi geldi mi ” gibi… Basit , fiziksel duyumlar ile şimdi’de an ile bağlantı kurmaya yardımcı olmak…

Psk. Alev T

20.2.2023

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221