” Psikoterapist Greenspan, karşılıklı olarak tutulan bu alana duyulan ihtiyacı tanımlamak için karşılıklı kırılganlık terimini kullanır, şöyle der:
“Karşılıklı kırılganlık dediğim zaman yada bilinçsiz olarak birlikte acı çektiğimizi kastediyorum. Einstein ayrı bir benlik hissini ‘bilincin optik yansıması ‘ olarak adlandırdı. Kendimizi acıya karşı zırhlandırarak ve sürecin içindeyken hayatımızı ve bilincimiz küçülterek kaçmaya çalışsak da çıkış yolu yoktur. Ancak kurtuluşumuz karşılıklı kırılganlığımızın içindedir, çünkü ıstırabın karşılıklı olduğunun bilincinde olmak kendimizi bir inkar ve çekilmez bireycilik baloncuğuna hapsetmek yerine bizi bütünü iyileştirmenin yollarını aramaya iter. Tarihin bu noktasında görünen o ki ya kendimizi yok edeceğiz yada birlikte sürdürülebilir bir yaşam kurmanın bir yolunu bulacağız.
*-*
Terapi seanslarında hastalarıma bana sık sık yalnız başlarına ağladıklarını söylerler. Onlara bu sürecin herhangi bir noktasında yaslarına tanık olunmasına ve başkalarıyla paylaşılmasına izin verip vermedikleri sorarım. Genellikle hızlıca şu cevabı yapıştırırlar “hayır bunu yapamam, başkalarına yük olmak istemem”. Biraz daha zorlayıp bir eğer bir arkadaşları üzüntü ve acılarıyla yanlarına gelse nasıl hissederlerdi diye sorduğumda, arkadaşlarının yanında bulunmaktan onur duyacaklarını ve destek vereceklerini söylerler. Başkalarına sunacaklarımız ile kendimiz için isteyebilecegimizi düşündüklerimiz arasındaki bu kopukluk aşırıdır. Yastayken yardım isteme hakkımızı geri kazanmalıyız. Dizlerimizi kederin kutsal zeminine bırakacak kadar güvende hissetmeden önce bilinçaltımızda başkalarının yanımızda olmasına dair bir beklenti mevcuttur.”” F.Weller Kederin Vahşi Kıyısı