Aldatma Üzerine

Psikiyatrist Esther Perel’in aldatma üzerine Ted konuşması, Rethinking Infdelity;

“…Neden aldatırız? Ve mutlu çiftler neden aldatır? Ve ‘aldatma’ tam olarak ne anlama gelmektedir? Bu, bir çıkma, bir aşk hikayesi, bakışma yada sanal bir sohbet odalarında flört müdür? Neden erkeğin can sıkıntısı ve yakınlık korkusuyla aldattığını düşünürken kadının yalnızlık ve yakınlığa duyduğu açlıktan dolayı aldattığına inanırız? Ve aldatma her zaman bir ilişkinin sonu mu demek?

Son 10 yıldır, dünyanın dört bir yanını dolaşıyorum, sadakatsizlik yüzünden paramparça olmuş yüzlerce çiftle yoğun bir şekilde çalıştım. Bir çiftin elinden ilişkilerini, mutluluklarını ve çift olarak kimliklerini çalabilecek basit bir suç eylemi vardır ki
bu da; aldatmadır. Ve buna rağmen, bu olağanüstü yaygın davranış, ve buna rağmen, bu olağanüstü yaygın davranış çok az anlaşılmış durumda. Bu yüzden bu konuşma, aşık olmuş herkes içindir.

Aldatma evliliğin keşfinden beri var olmuştur, keza, ona yönelik tabu da. Evrensel olarak yasak olan yine de evrensel olarak uygulanan bir şeyi nasıl açıklayabiliriz? Tarih boyunca, erkekler, hiç bir cezası olmaksızın aldatmak için neredeyse ehliyete sahip olmuşlardır ve arayış ihtiyaçları, bir takım biyolojik ve evrimsel teori tarafından desteklenmiştir, bu yüzden çifte standart aldatmanın kendisi kadar eskidir. Ancak, çarşafın altında gerçekte neler oluyor kim bilebilir ki, değil mi?

Çünkü konu cinsellik olunca, erkekler üzerindeki baskı övünme ve abartmaya yönelikken, kadınlar üzerindeki baskı gizleme, indirgeme ve inkara yöneliktir,  ki bu kadının yoldan çıktığı için öldürülebileceği 9 ülkenin halen var olduğu düşünüldüğünde çok da şaşırtıcı değil.

Eskiden, tek eşlilik, bir insan için yaşam boyu tek bir kişi demekti. Bugün tek eşlilik, her defasında tek bir kişi demek. Demek istediğim, pek çoğunuz muhtemelen; “Tüm ilişkilerimde tek eşliyim” demektedir. Eskiden evlenir, ve ilk kez birlikte olurduk. Ama şimdi evleniyoruz ve başkalarıyla birlikte olmayı kesiyoruz.. Erkek, ortadakilerin kimin çocuğu olduğunu bilmek için kadının sadakatına güvendi. Şimdi herkes insanların yüzde kaçının aldattığını bilmek istiyor. Aldatmanın tanımı genişlemeye devam ediyor:   cinsel içerikli mesaj yollama, tanışma programlarında  gizlice aktif kalma vs . Neyin aldatma sayılacağına dair evrensel olarak herkesçe kabul edilen ortak bir tanım olmadığından, ne kadar insanın aldattığına dair sayılar değişken; yüzde 26’dan yüzde 75’e kadar. Ancak, bir de bunun üstüne, ayaklı tezatlıklar abideleriyiz. Yani %95’imiz eşimize aldatma
konusunda yalan söylemenin gerçekten çok kötü bir şey olduğunu söyleyecektir, ama aşağı yukarı bir o kadarımız da eğer aldatırsak, tam olarak bunu yapacağını söyleyecektir.

Aldatmanın şu tanımını beğeniyorum:3 önemli öğeyi içeriyor: gizli bir ilişki, ki aldatmanın çekirdek yapısıdır; bir miktar ya da daha fazla duygusal bir bağ;ve cinsel bir simya. Ki simya buradaki önemli kelime, çünkü buradaki erotik heyecan öyle ki sadece düşlediğin bir öpücük gerçekte saatlerce birlikte olmak kadar güçlü ve etkileyici olabilir. Marcel Proust’un dediği gibi, Aşktan sorumlu olan bizim hayal gücümüzdür, diğer insan değil. Yani, aldatmak hiç bu kadar kolay olmamıştı ve bir sır saklamak hiç bu kadar zor olmamıştı. Ve aldatma hiç bu kadar psikolojik bir bedele mal olmamıştı.

Evlilik, ekonomik bir yatırım olduğunda ( o zamanlarda) aldatma bizim ekonomik güvenliğimizi tehdit ederdi. Ancak madem şimdi evlilik romantik bir düzenleme, aldatma bizim duygusal güvenliğimizi tehdit ediyor. Ironik bir şekilde, yasak ilişkiye başvurduğumuzda, eskiden— bu saf aşkı aradığımız yerdi. Ancak, şimdi aşkı evlilikte aradığımızdan, aldatma tam da o idealize aşkı mahvediyor. Aldatmanın günümüzde, bizi eskisinden farklı olarak incitebileceğini düşündüğüm 3 yol var: Romantik bir idealimiz var ki bu ideal, bizi bitip tükenmez tüm ihtiyaçlarımız için tek bir kişiye yöneltiyor; ” en büyük aşkım, en yakın arkadaşım, en iyi ebeveyn, güvenilir sırdaşım, duygusal destekçim, zihinsel olarak eşitim ol.” Ve ben O’yum: Seçilmiş, eşsiz, Vazgeçilmezim, yerine koyulamazım, işte O ‘yum’ ,. Ve aldatma bunun böyle olmadığını söylüyor. Bu en büyük ihanet. Aldatma aşkın olağanüstü hevesini parçalar. Ama her ne kadar tarih boyunca, aldatma her zaman acı verici idi ise de günümüzde genellikle travmatik çünkü benlik algımızı tehdit eder. Bu yüzden bir danışanı, Fermando, virüsü kapmış durumda ; ”Yaşamımı anladığımı sanıyordum, Kim olduğunu bildiğimi sanıyordum, çift olarak kim olduğumuzu ve kim olduğumu. Şimdi her şeyi sorguluyorum’ diyor. Aldatma— güven ihlali, bir kimlik krizi. “Sana bir daha asla güvenebilir miyim?” diye soruyor. “Bir daha asla birine güvenebilir miyim?” Başka bir danışanım, Heather’in Nick’le hikayesi; evliler, iki çocukları var. Nick bir iş gezisine daha yeni çıkmış, ve eşi Heather onun iPadi ile oynarken ekranda beliren mesajı görüyor: “Seni görmek için sabırsızlanıyorum” Tuhaf, diye düşünür, daha yeni görüşmüştük. Sonra gelen mesajlarla anlar ki, mesajlar kendisi için değil. Olyaı deşmeye başlar ve bir sürü mesajla karşılaşır: gerçekte gözlerinin önünde ortaya dökülür. Dijital çağda sadakatsizlik binlerce bıçak darbesiyle ölmek demek.

Bu günlerde yüzleştiğimiz başka bir paradoks daha var. Bu romantik ideal yüzünden, eşimizin sadakatine eşi görülmemiş bir hevesle güveniyoruz. Ama yoldan çıkmaya böylesine hazır olduğumuz başka bir zaman da yoktur. ve bu günümüzde yeni arzularımız olduğundan değil, nedeni, öyle bir çağda yaşıyoruz ki arzularımızın peşinden koşmaya hakkımız olduğunu düşünüyoruz, çünkü mutlu olmayı ‘hak ettiğimiz’ kültür bu. Ve eğer geçmişte mutsuz olduğumuz için boşanıyorduysak bugün daha mutlu olabileceğimiz için boşanıyoruz. Ve eğer boşanma bir sürü utanca neden oluyorduysa, bugün, ayrılabilecekken kalmayı tercih etmek  utanılacak yeni durum. Bu yüzden Heather, arkadaşlarıyla aldatılması hakkında konuşamıyor çünkü halen Nick’i sevdiği için etrafınca yargılanmaktan korkuyor. Ve nereye dönse, aynı tavsiyeyi alıyor: Böyle bir durumda ilişkide kalmak yeni utanç kaynağı.

Öyleyse, boşanabiliyorsak, neden halen aldatıyoruz? Bu soruya neden olan varsayım, eğer bir insan aldatıyorsa ya ilişkinizde, ya da sizde bir sorun olduğu şeklinde. Ancak bu kadar yaygın bir eylemin faili milyonlarca insanın hepsi patolojik olamaz. Mantık şu: Eğer evde ihtiyacın olan her şeye sahipsen başka bir yerde arayışa gerek yok, mükemmel bir evlilik diye bir şey olduğunu varsayarsak, bu bizi arayış arzumuzu manasız kılacaktır. Peki ya tutkunun belirli bir raf ömrü varsa?  

Ya bazı şeyler varsa ki iyi bir ilişki bile asla karşılayamayabiliyorsa ? Eğer mutlu insanlar bile aldatıyorsa, bu neyle ilgili? Gerçekten birlikte çalıştığım insanların büyük çoğunluğu hiç de kronik zampara değiller. Bunlar genellikle düşüncelerinde gönülden tek eşli insanlar ve en azından eşleri için. Ancak kendilerini değerleri ve davranışları arasında bir ikilem yaşarken buluyorlar. Bunlar aslında onlarca yıl eşlerine sadık kalmış insanlar, ancak bir gün bir çizgiyi aşıyorlar ki asla geçeceklerine inanmadıkları çizgiyi ve herşeyi kaybetme riskine karşılık Peki ya hangi ışıltının, neyin karşılığında?

Sadakatsizlik ihanet davranışıdır ve aynı zamanda istek ve kaybın ifadesidir de. Aldatmanın merkezinde, genellikle bulacağınız, duygusal bir bağ için, yenilik için özgürlük için, bağımsızlık için, cinsel yoğunluk için özlem ve istektir kaybettiğimiz parçamızı yeniden bulmak için bir dilek ya da trajedi ya da kayıp sonucu yitirdiğimiz yaşam enerjisini geri getirme çabasıdır. Başka bir danışanım, Priya, mutlu bir evliliğe sahip, kocasını seviyor, onu incitmek istemiyor. Ancak aynı zamanda , kendisinden ne bekleniyorsa her zaman, onu, yerine getirdiğini söylüyor: İyi kız, iyi eş, iyi anne, göçmen ebeveynlerine bakıyor. Priya, Sandy kasırgasından sonra avlusundaki ağaçları temizleyen bahçıvana aşık oluyor, kamyonu ve dövmeleriyle ondan tamamıyla farklı biri. 40 larındaki Priya’nın sadakatsizliği hiç yaşamadığı ergenliğiyle ilgiliydi. Ve onun hikayesinin benim için vurguladığı şey şudur ki; bir başkasının bakışlarını aradığımızda, arkamızı döndüğümüz her zaman eşimiz değil de kendimizin dönüşmekte olduğu şeydir. Ve bu bir başka insanı aradığımızdan değil de daha çok başka bir ben aradığımız içindir. Dünyanın her yerinde, aldatan insanların bana söylediği bir söz var. Canlı hissediyorlar. Ve genellikle bana yakınlarda yaşadıkları bir kayıptan bahsederler;  ölen bir ebeveyn, doktordan kötü haber vb… Ölüm ve ölümlülük, genellikle sadakatsizliğin gölgesinde yaşar. ‘ Bu kadar mı? Daha fazlası var mı? Başka bir 25 yıl daha böyle mi devam edeceğim? O hissi tekrar bir daha yaşayacak mıyım? Ve bu beni düşündürdü ki, belki de bu sorular insanları çizgiyi aşmaya sürüklüyordur, ve belki bazı aldatmalar ölümlülüğü yenme çabasıdır, ölüme bir panzehir. Ve düşünebileceğinizin aksine, aldatmalar cinsellikle çok daha az; ve istekle çok daha ilgilidir: dikkat isteği, özel hissetme isteği, önemli hissetme isteği. Ve aldatmanın en temel yapısı, sevdiğine asla ulaşamayacağın gerçeğini , yani, isteğinizi canlı tutar. Bu kendi başına bir istek makinesi eksiklik, belirsizlik yüzünden sahip olamayacağını, isteyip durmana neden olur. Şimdi muhtemelen bazılarınız açık ilişkilerde aldatma olmaz diye düşünüyor ama olur.  İlk olarak, tek eşlilik hakkında konuşma sadakatsizlik hakkında konuşma ile aynı şey değil . Ancak gerçek şu ki, cinsel partnerımızı seçme özgürlüğüne sahip olduğumuzda bile halen yasak olanın gücü
tarafından cezbedilebiliyor görünüyoruz. Eğer yapmamamız gerekeni yaparsak, o zaman gerçekten istediğimiz bir şeyi yapıyor hissediyoruz ! Danışanlarımdan bayağı bahsettim; eğer ki ilişkilerinde sadakatsizliklerinde gösterdikleri   cesaretin, hayal gücünün ve şevkin 10’da birini gösterebilselerdi beni görmelerine tahminen beni görmelerine asla gerek olmazdı.

Öyleyse, bir aldatmadan nasıl iyileşilir? Arzu da ihanet de derinlere işler. Ancak, iyileştirilebilir. Ve bazı aldatmalar, zaten ölmekte olan ilişkiler için ölüm habercisidir. Ancak diğerleri bizi yeni olasılıklara doğru sarsacaktır. Gerçek şu ki, aldatmayı yaşamış olan çiftlerin çoğunluğu bir arada kalırlar. Ancak, bazıları zar zor ayakta kalacaklar, ve diğerleri bir krizi sahiden fırsata çevirecekler. Bunu üretken bir deneyime dönüştürmeyi başaracaklardır ki genellikle dedikleri, ‘Sence ben daha fazla istemez miydim? Ama bunu yapan ben değilim. Ama madem şimdi aldatma ortaya çıktı,…’Aldatılan taraf da daha fazla istemeye başlayabilir ve artık olanı olduğu gibi bırakmak zorunda değildir- ki önceki durum onlar için de çok iyi gitmiyor olabilir, ayrıca. Fark ettiğim şu ki, pek çok çift, aldatmanın hemen arkasından bu yeni düzensizlik yüzünden- ki gerçekte yeni bir düzene neden olabilir onlarca yıldır yapmadıkları derinlikte dürüst ve açık konuşmalar yapacaklardır. Ve, cinsel olarak ilgisiz olan çiftler, birden kendilerini öyle arzuyla aç bulurlar ki, bunun nerden geldiğini bilmezler. Kaybetme korkusuyla ilgili
bir şey isteği yeniden canlandıracak ve tamamıyla yeni bir çeşit gerçekliğe neden olacaktır Öyleyse, bir aldatma ortaya çıktığında, bir çiftin özellikle yapabileceği şeyler nelerdir? Travmadan iyileşmenin failin-hatayı yapanın yanlışını kabul ettiğinde başladığını biliyoruz Bu yüzden, aldatan eş için, bir olasılık aldatmaya son vermek, en az bunun kadar önemli olan başka bir eylem de, eşini incitmenin yarattığı suçluluk ve acının ifade edilmesi. Ancak gerçek şu ki fark ettiğim, aldatan insanların pek çoğunun eşlerini incittikleri için fena halde suçlu hissedebildikleri, ancak aldatma deneyiminin kendisi hakkında suçlu hakkında suçlu hissetmedikleridir. Ve bu ayrım önemli. Bir süre için, sınırların koruyucu haline gelmesi gerekiyor. Bunu tartışmaya açmak onun sorumluluğu çünkü eğer bunun hakkında düşünürse Heather’ı obsesyondan kurtarabilir ve aldatmanın unutulmadığından emin olarak, bu sayede güveni tekrar oluşturmaya başlayabilir. Bu noktada, eşler için, kendilerinde tekrar öz-değer hissini oluşturacak şeyler yapmak önemli, kendini sevgi ve yaşamda anlam, heyecan ve kimliği yeniden inşa edecek arkadaş ve etkinliklerle donatmak. Ama daha da önemlisi, aşağılayıcı detaylara merakı frenlemek-‘ Neredeydin? Onu nerede yaptın? Ne sıklıkla? Benden daha mı iyiydi ?….’ Sadece daha fazla acıya neden olan , gece uykunuzu kaçıran sorular… Bunun yerine, benim araştırmacı sorular dediğime geçin, anlam ve güdüleri ortaya çıkaracak türden olanlar: ‘Bu ilişki senin için ne anlam ifade ediyor? Benimle artık yapamadığın orada deneyimlediğin neydi? Eve geldiğinde ne hissediyordun? Bizim hakkımızda değer verdiğin ne var? ….’

Tüm aldatmalar bir ilişkiyi yeniden tanımlayacaktır ve her bir çift aldatmanın mirasının ne olacağını kendisi belirler. Ancak aldatmalar burada kalıcı ve bir yere gittikleri yok. Ve aşk ve arzunun ikilemleri, siyah beyaz, iyi kötü
ve saldırgan – kurban gibi basit cevaplar oluşturmuyorlar. Bir ilişkideki ihanet pek çok şekilde olabilir Eşimizi pek çok şekilde aldatırız: hor görmeyle, ihmalle, umursamamayla, şiddetle. Cinsel ihanet birinin eşini incitmesinin sadece bir yolu. Diğer bir deyişle, bir ihanetin kurbanı her zaman evlilikteki kurban değil. Aldatmayı, kanser olmanızı tavsiye ettiğimden daha fazla tavsiye edemem, ve yine de biliyoruz ki hasta olan insanlar sıklıkla hastalıklarının nasıl yeni bir perspektif kazandırdığından bahsederler. Duruma 2 tarafıyla da baktığımızda ; bir yanda acı ve ihaneti, öbür yanda gelişme ve öz-keşfi görebiliriz.

Aldatma nedeniyle gelen çiftlere söylediğim şu: Bugün Batı dünyasında, çoğumuz iki ya da üç ilişki ya da evlilik yaşayacağız ve bazılarımız bunu aynı kişi ile yapacak. İlk evliliğiniz bitti. Bir sonrakini birlikte yaratmak ister misiniz? “

24.2.2021

Düzenleme: Psk. Alev T.

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221