“Bilmemenin dayanılmaz hafifliği”

Soruların cevaplardan fazla olduğu , sadece soruyu doğurmaya yarayan anlar mümkün, demek.

Belirsizlik insanda uyuyan korkuları “görünür” kılıyorsa,

bu görünür kılış , yeniden bakmayı zorunlu kılan dış şartlarla ( yaşam tehditleri, ayrılıklar, savaş, virüs vb , hayat-memat anları  ) tetiklenir,  bütün bunlar , köklü bir dönüşüm, yeniden doğuşun başlangıcına işaret pekala edebilir. Yeniden yapım, eser miktarda yıkım içerir.

Görünür kılınanlara bakalım;

İğneden korkan, iğne ona yaklaşırken korku olduğunda hem fikir olabileceğimiz irkilmeyi duyumsar “acı korkusu”. Acıdan ayrı bir şey olarak, acıdan korkmak… Gelecek olan acıya dair korku, içinde neyi taşıyor; “ Korkulan olursa ne olur, ve olmadığında her şey yolunda (?) iken ne oluyordu ?

Olası acıya yönelmiş korku, yoksa, orada hep duruyor muydu ? Ya şimdi ne yapılmalı bu korkuyla ?

Korku, görülüp, kabul edilerek bakıldığında, insanı kendini değerlendirmeye götüren… Eş zamanlı, korkulan ne varsa, kendi sisteminde onu ele alışına dair bütün hayata yayılabilecek bir anlayış ve başa çıkma mekanizması yapılandırmasına yol olabilen , açılımı içinde taşıyan….

Belirsizlik içeren durumlara korkuya rağmen tahammül edebilme , içinden geçme, hatta ondan öğrenebilme kapasitesini, oluşturan da bu aralıkta durur. Cesaret denilen, korkusuzluk değil, korkunun gözlerine bakıp içinden geçebilmeye dair  ise…

Burada; algılanan tehdit ve gerçek tehdit arası ayrıma destek bir soru bırakılabilir;

“Başıma gelmesinden korktuğuma mı inanıyorum ( onu düşünerek, merak ederek, onunla iştigal ederek onu büyütüyorum ) yoksa gerçek tehdit ten mi korkuyorum?”

Gerçek tehdidin ne olduğuna dair değerlendirme, insanın nefes alıp verişinin, anlam ve değerine dair derin ve bireysel cevaplar taşır ki herkesin kendisine , içinden geçilen zamanların getirdiği  bir soru olarak bırakalım.

Tarihte kolektif histeri, korkunun kendisinin bir salgın olduğunu gösterir,

olaylarla tetiklenen, içinden geçilen belirsizlik iklimi , yaşamın nereden geldiği, onu neyle ilişkilendirdiğimiz, yaşamın içinde nerede neden durduğumuz, duyguyu akılla idrake dönüştürme yeteneğimiz, aklı neye nasıl çalıştırıp neyi var etme yolunda kullandığımız kullanıyor olacağımızla ilgili soruları şahsımıza birey birey sorarken, bulaşıcılık teması bireysel olanın , kolektif olana etki yönünü de yeniden gündeme getirmekte, toplu olan bireyden müteşekkil ise…

Yayılan ne olsun

Dilerdik?

15.3.2020

Psk. Alev Topcu

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221