Büyük acılar dilsizdir’ cümlesi can buldu,
susmak kendiliğinden oldu
Ancak şimdi bir kaç söz etmeli…
Zorlayıcı bir olay karşısında insanın verebileceği 3 tepki var, savaş, kaç yada don. Olayı anlamlandırma, çerçeveleme işi sonradan gerçekleşir, insan güvenliğini sağladıktan , ilk şoku atlattıktan sonra.
Şok olduk, depremdeki kırılmanın insanın içindeki alemi nasıl oynattığını gördük
Üzgünüz, üzüntü derken üzüntünün hafif kaldığını biliyorum. Bu, keder… Kaybedilenler… Hayatta kalanlar için de şehirlerini geçmişlerini, o güne kadarki hayatlarını kaybetmek…Kayıp ve sonucu yas, yanı başımızda olacak…
Bizler, tanık olanlar da afetten etkilendik, etkilenecegiz,
Tanıklık makamının sonucu…
Birliğin hatırlanması…
Üzüntü, ne yapabilirim sorusuyla çaresiz hissetmek , yetememek, suçluluk, utanç, öfke, haber edinmeye çalışmak sonunda dayanabilmek adına uzaklaşmaya çalışmak… Artık bir şey hissedemiyorum diyenler de var. Bunlar olağan insani tepkiler, acı karşısında ki bu olay insanın dayanma gücünü zorluyor, travma-tik yönü.
Travmatik yaşanti, ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan, çaresizlik yaşatan, insanın dayanma gücünü aşan yada zorlayan ve kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylardır. Yaşayan için de olaya tanık olan kişi için de travmatik etki geçerli…
Üzülmeye izin vermek, üzüntüyü yaşamak, hissetmek gerek ve sağlıklı. Üzüntünün bir işlevi olmalı;
Bu üzüntü bize ne yaptı ve yapacak?6 Şubat öncesine kadar olan olan kişi olmayabiliriz , şimdiden…
Üzüntüyü yaşarken hatırlamalı; Çözüm ve desteğe ortak olmak , ‘elimizden gelen’i yapmak ve sadece şu an değil sonrasında olası sonuçları karşılamak gereği daha fazla sorumlu ve dirayetli olmak durumunda kalabiliriz. Bize ihtiyaç olacak…
Zarar görenlerin desteklenme süreci pek çok boyutta sürüyor olacak. Hazır olmalıyız…
Afetle yoğrulan topraklardayız, pek çok badireden geçtik
Allah’tan güç ve sabır diliyorum
Hepimize
#Dayanışmazamani
#yekpare
13.02.2023