Duygu; Nereden Gelir Nereye Gider
Eylemlerin duygu-düşünceden kaynaklandığını biliyoruz.
Duygu-düşünce ve davranış-eylem arası yol nasıl alınır?
İnsan duygularıyla var, diğer yandan “duygusal davranmak” denilen, olası en sağlıklı eylem-seçeneği mi ?
Duygusal davranmak kötülenir, akılcı davranmak yüceltilirken duyguyu akılla ele almak, duyguya karşıt değil duygudan gücünü alan akıllı seçimleri yapmak olası mı?
Duygusal mısın değil misin sorusunun cevabı insana bir açılım, bir bakış açısı sunmazken “Duyguyla ne yapıyorsun, eylemlerinin kaynağı motivasyonların ne” Sorusu kaynak duygu-düşünceleri tespit ve değiştirme , dolayısıyla seçim olasılığını mümkün kılar ,bir ucu duyguyu yok saymak, diğer ucu ona kapılmak olan köşelere köprü-yol ; duygu farkındalık-yönetimi olabilir.
Teşhis olmadan tedavi nasıl mümkün değilse, varlığı kabul edilmeyen bir şeyin yönetiminden konuşmak mümkün değil. O halde önce duyguyu , nerden kaynaklandığını, nasıl çalıştığını anlama-kabul, sonra yönetimi söz konusu olabilir.
….
Duygusal toplum olduğumuz savının geçtiği yerlere bakıldığında ; duyguyu bilinçli olarak gücüne katıp onu kullanmak yerine duygu tarafından ele geçirilme teması, yaygın bir kanıksama olarak görülebilir;”öfkeme kapıldım , seviyordum kıskandım” vb.
Bir adım geri çekilip “bu duygu bana ne anlatmak istiyor, neden böyle hissediyorum , bu hissi nasıl kullanayım, içinden nasıl çıkayım, geçeyim” soruları bu yüzden değerli ; ancak o zaman, duygunun arkasına bakıldığında ilk anda görünmeyen asıl ihtiyaç ve isteklerimizi fark etmek, ve dahi kendimizi yakınen tanımak mümkün olabilir. Duygu yönetimi, ateşleyen duyguyu yapıcı yada yıkıcı sonuçlar elde etmek üzere kullanma, biçimlendirme ustalığını içerir.
Duygularımızı tanıyor, oldukları gibi kabul ediyor muyuz ? Öfkeyi ele alalım;
Neye Benzer
Pek çok duyguyu olduğu gıbı ofkenın varlığını da kabul etmekte zorlanma söz konusu. Kabul edılmeyen ofke , bilinçli ele alınamadığında, birikerek (içeride-yada dışarıya) büyüklü küçüklü patlama-boşalımlar halinde ortaya çıkması olası;“ İncir çekirdeğini doldurmayacak şeyde…“ Küçük görünen derinde büyük olana işaret, küçük büyükle benzeşmekte.
İçi su dolu kaynamakta olan kabı düşünelim; zamanla kaynar, kabın üstünde bir kapak-baskı varsa atar, patlar. Kapağı kaldırmak, su eklemek , altını kısmak yada kapamak patlamaya gitmeden kaynama sürecini yönetmek olarak düşünülebilir; öfke denilen enerji-duygunun yönetimi gibi…
Neden Var
Korku, öfke, tiksinme gibi negatif-zorlayıcı his-duygular neden var olabilir, bir işlevleri var mı, bu duygular olmasa ne olurdu ? Yaşamın sürmesine dair tehdit algılamalarımızın içinde korku, tiksinme vb hisler bulunur, bir şeylerin yolunda olmadığına dair işaretçiler… Öfke, bir anlamda, yaşama yönelen tehdidi algılamanın içinde, aynı zamanda korkuyu alt etmeye ve hayat için savaşmaya yardım eden ; sosyal etkileşimlerde , sınırların aşıldığını, haklarımızın inkar edildiğini fark ettiren duygu. Bu yanıyla öfke, hakkın aranması, daha net sınırlar konulması için uyaran. Ayrıca, insana , kırılganlıkları, farkında olmadığı ihtiyaç-duyguları hakkında ipin ucunu veren… Altına bakılır , neden öfkeliyim diye sorulursa, kendini tanımaya aracı…
Öfkeyi Kullanmak
Öfkenin nedenlerine bakıldığında, hayal kırıklığı , varlığına tehdit, haksızlık, engellenmişlik hisleri teşhis edilebilir. Kişinin kendi algı sistemi-hikayesi içinde “haklı” bir nedeni vardır. ( Aynı durum başka bir kişiyi öfkelendirmeyebilir ) Öfke , istismar, ilgisizlik, empati yoksunluğu içeren ortamlarda, sınırların ihlali durumunda da uyanabilir.
Öfkeye, ipin ucu-işaret olarak bakmak ; sosyal durumları analiz etmeye, sınırları yeniden yapılandırmaya, tehdit tanımlarını dönüştürme-yenilemeye, hayatta kalma ve derin duygularımızı anlama, davranışlar üzerinde kontrol sahibi olma, daha az hayal kırıklığı yaratan seçimler yapabilme konularında kişiye yol gösterici olabilir.
Öfkey(l)e Tepki Vermek Yada İhtiyaca Cevap Vermek
Öfke daha derin duygularımıza temas etmeyi sağlar, zira altı kazındığında, korku, kaygı, hassasiyetler görülür dedik. Görülmemiş, ifade edilmemiş , hakkında bir eylem alınmamış duygu-birikimler yönetilmemiş bir sürecin sonucu olarak öfke patlamaları olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenle, öfkenin altına bakmak, asıl ihtiyaç-hassasiyet- yaraları görmek , bunları yapıcı eylem-ifadelerle çıkışa yönlendirmek, biçimlendirmek önemli ve mümkün.
Öfkenin Yapıcı İfadesi
His-duygunun görülmesi ( orada olduğunun kabulü) ve ifade-iletişimi nasıl olabilir?
Yakın ilişkilerde “ Sözlerin bana …. hissettirdi , … davranışın canımı sıktı, hayal kırıklığına uğradım , sevilmemiş hissettim“ vb. Söz konusu yakın bir ilişki değilse basitçe “.. davranış sinir bozucu” denilebilir. Davranış-söz için açıklama istenebilir “ bunu neden yapıyorsun, niyeti-amacı ne “ Soru sormak, açıklama için karşı tarafa sorumluluk-fırsat verir, niyet art değilse konu açıklık kazanmış olur. İletişimde bu açılımlar, aynı zamanda, insanlara birbirlerini tanıma, farklı ifade-bakış açlarının varlığında zenginleşme fırsatı sağlayandır da.
Duygularla Temasta Kalmak
Travmanın ya da zorlayıcı deneyimlerin sonuçlarından biri, duygulardan kaçınma. Bu kaçınma hayatın içinde çeşitli şekiller almakta; işkoliklik, kendini umursamayıp diğeriyle fazlaca ilgilenme, aşırı yeme-içme alışveriş vb. Bu kaçınma , “normal” hayata devam edebilmeye destek olmakta, ama bedelli. Çünkü, kişi asıl ihtiyaç-duygularıyla değil ” false self” denilen ikame-aslın yaşamını sürdürmekte. Bu yapı, kalıplaşması halinde ,kişiyi insan olarak değersiz-önemsiz hissetme noktasına götürebilir. Bu nedenle, duygu- hisle iletişimde kalmak ve duyguları akılla ele almak ” bana iyi gelenler neler, hangi insanlar, ortamlar beni hangi taraflarıyla zorluyor , bana öğretiyor yada aşağı çekiyor ” sorularıyla iştigal etmek, kendini bilme ve gereğince seçimlerin görülmesine destektir. Öfkenin söylediklerine kulak vermek daha derin bır potansıyeli görme ve kullanma yolunda, kişiye araç olabilir.
Psk.A. Topçu
10.2.2019