“Fazla Düşünmemenin Bilgeliği”
Çabuk karar vermek üzere evrildiğimizi ve içgüdülerimizi izlemenin de işe yaradığını biliyoruz en azından hayatta kalma anlamında.
Diğer yandan, insanın düşünme, analiz etme, içe bakma ve türevlerini bırakması ve sadece “yapmasının” doğru olduğu zamanlar var.
Yüzlerce kişinin karşısında konuşmanız gerektiğinde, yada sahada topu kaleye sokmanız beklendiğinde, yapmakta olduğunuz şeyle ilgili düşünmek başarıyı getirmez, çoğu zaman engeller.
Bir kimya ya da bir fizik problemini ölümüne çözmeye çalışırken bazen yapılacak en iyi şey problemle ilgili düşünmeyi bırakıp dikkati başka şeye çevirmektir. Garantisi yoktur, ancak bazen , siz o başka şeyle ilgilenirken, çalışmakta olan bilinçaltı süreçler cevabı ansızın önünüze koyar.
Eğitim yada hali hazırdaki deneyimlerin hiçbirinin sizi hazırlamadığı bir durum ortaya çıktığında içgüdüleri izlemek en iyi yol olabilir.
***
Kritik /analitik düşünmeyi bırakmanın yapılacak en bilgece şey olduğu aşamaya herkes ulaşmaz.
Yıllarını bilgi edinmeye, uzmanlaşmaya ve becerilerini uygulamaya adayan bazıları doğru şeyi yapmak için duyulan düşünme ihtiyacını hissetmeme aşamasına gelebilirler.
Ekonomi alanında Nobel Ödülü sahibi Herbert Simon gerçek bir uzman için şöyle söylüyor; intuition is nothing more than recognition.” ( Sezgi, “tanımak”tan fazla bir şey değildir.)
Gerçek bir uzman için “durum” ipuçlarını verir , ipuçları hafızadaki bilgiye götüren yollardır ve bilgi cevabı sunar (Daniel Kahneman, Thinking Fast ad Slow p.11)
***
Bir karara varmak ile ilgili her birimizin daha fazla bilgi toplamayı bırakması gereken zamanlar vardır.
Nasıl / Neden
Bilgi yükü fazlalığı doğru karar verme becerimizi sakatlayabilir ; çoğu zaman bir karara varmak için açıkça önemli bir iki noktayı değerlendirmek bir sürü noktayla ilgili bilgi toplamaktan daha iyidir. Zira , değişken sayısı (değerlendirmeye alınan) arttığında önemsiz maddelerin ağırlığı artarken önemliler ağırlıklarından kaybeder.
Daniel Kahneman ve Amos Tversky deneylerinde insanlara bir konu hakkında fazla bilgi vermenin zayıf kararlara yol açtığını göstermişler.
Klasik haline gelmiş örnek şöyle;
“Linda, 31 yaşında, bekar, zeki ve felsefe eğitimi almış. Öğrenci olarak sosyal adalet ve ayrımclılık konularında çalışmış ve nükleer karşıtı gösterilerde yer almış. “
Deneklere Linda için hangi cümlenin doğru “olabileceği” sorulmuş. Test üstüne test verildikten sonra , deneklerin “Linda feminist bir bankacıdır” ı “Linda bir bankacıdır” dan daha çok doğru olarak düşündüğü görülmüş.
.
Burada , Kahneman ve Tversky nin “Conjunction Fallacy” ( bağlama yanılgısı) olarak isimlendirdikleri temel bir mantık hatası bulunmaktadır.
Conjunction , 2 cümle yada yargının “ve” , “ama” gibi kelimelerle birleştirilmesidir. Tek bir cümlenin doğru olma olasılıgının , , conjunct la birleştirilmiş iki cümlenin doğru olma olasılıgından yuksek olduğu açıktır.( Kahneman, Tkinking Fast and Slow p.156)
Yani “Linda bir bankacıdır “ ın doğru olma ihtimali “Linda feminist ( ve) bankacıdır “dan daha yüksek.
O halde deneye katılanlar neden 2 cümleyi içeren Linda feminist bir bankacıdır ı doğru olarak algılamaya meyil gösterdiler ?
Verilen bilgi arttıkça fact (gerçek) olan ve “kanı”arasındaki netliğin bulanıklaşmaya başlaması durumu var.
Yani “yazmaya” başlıyoruz ….
Giderek daha fazla ve daha fazla bilgi toplamak “;Anlayış Yanılsaması” ( Illusion of Understanding ) yaratabilmekte de…
Amerikalı psikolog ve filozof Paul Meehl , birkaç değişkenli basit algoritmaların kompleks programlara göre tahminlerde daha başarılı olduğunu çalışmalarında göstermiştir.
***
Kişisel lezzet / tarz konularında, ne kadar az bilgi o kadar iyi.
O kahveyi sadece “için”, reçeli “tadın”, bırakın, hisleriniz hangi kıyafeti tercih ettiğinizi söylesin.
Fiyatından etkilenmeyin , yada farklı reçelleri birbirinden ayırabilecek çeşitli niteliklere takılmayın. Gücünüz almaya yetiyorsa, alın.
“Büyük resimde” az ya da çok önemsiz olan kararlarda (bir kalemi satın almaktan tatile nereye gideceğinize karar vermeye kadar) ne kadar az bilgi o kadar iyi.
“Paralysis by analysis” ( analizle felç olmak) diye bir söyleyiş vardır.
Söz konusu küçük bir karar olduğunda en bilgece yol , olası bütün seçeneklerin artı ve eksilerini masaya yatırmak değil, önemli bir iki noktaya odaklanarak karara varmaktır.
Büyük kararlarda örneğin askerleri savaş alanına göndermek , ötenazi kararı almak zorunda kalmak gibi, önyargılı olmayan güvenir kaynaklardan mümkün olduğunca fazla bilgi toplamak önemlidir.
Böyle durumlarda bizimle aynı düşünen ve bizden farklı düşünen kişilerin fikrini sormak gerekir, zira
Önemli kararlar , veri çeşitliliği gerektirir.
Son tahlilde, bütün seçenekler eşit göründüğünde sezgilere güvenmekten başka yol kalmayabilir. ( William James “The Will to Believe” )
Diğer bir yol örneğin aile içinde önemli kişilerin oylamasına başvurmak ve çoğunluğun düşüncesiyle gitmektir.
Bilgelik ; akıl yürütme , analiz ve değerlendirme (Critical Thinking) gibi zihinsel süreçlere adanmayı gerektirdiği gibi, doğru zamanda zihne ” senin işin buraya kadardı” demeyi
Sezgi, içgüdü , iç ses, adına ne dersek – dayanmayı bilmeyi de gerektirmektedir.
Atalar demiş ;
Herşeyin Azı Karar, Çoğu Zarar…
Psk. Alev A.Topçu
Kaynaklar: Robert Todd Carroll “Unnatural Acts That Can Improve Your Thinking”
Daniel Kahneman “Thinking Fast and Slow”
***