ilişki defteri- IV

144.

“Senden gittikçe uzaklaşıyorum – ama her yanım seninle kaplı –“ diye seslenmişim sana. Sonra da “Neredesin -” diye…

—Artık yalnızca uzamsal /zamansal ‘uzak’lık da değildi, ilişkimizin soğuklaşmasına yol açan :-

Yanıtı bilinmeyen sorular çıkıyordu ortaya—

146.

Seni ‘aldattığım’ı düşünmüşsün- gördüğün ve okuduğun bazı şeylerden kendince sonuçlar çıkararak (sonradan, bir başkasından öğrendim ) : yanlıştı düşündüğün—hiç yapmadım bunu; zaten ilişkinin yapısı buna engeldir.

Hani, çok önceleri, ” Sadakat nedir? ” diye sormuştun bana ; ben de şöyle bir şey söylemiştim:-

‘Sadakat’ , kişinin kendinde bir kişiye bir yer ayırması, ve o yeri hep onun için korumasıdır ;

‘sadakatsizlik’  de, kişinin o yerin korunmasını savsaklamasıdır ;

‘ihanet’ ise, kişinin , o yerine, başka bir kişiyi sokması—

Daha genel olan ‘aldatma’ kavramına dönelim , şimdi şöyle düşün :-

İlişkide aldatma olamaz ; varsa da , ilişki artık yok demektir : Mutlak ( bak bu sözcüğü ile kullanabiliyorum ) bir dürüstlük ve açıklık üzerine kurulabilir ilişki ancak ; bunlardan en küçük sapma bile , bütün ilişkiyi zedeler , yırtar, yok eder . Şunu düşün bir : Aldatabileceğin bir kişiyi sevebilir misin ? –Aldatabiliyorsan , sevmiyorsundur –seviyorsan da , aldatmak elinden gelmez…

Giderek , kendini aldatmaktır çünkü, gerçek bir ilişkin olan kişiyi aldatman ; ilişkinin o l a m a m a s ı d ı r –senin de , sen o l m a m a n….

147.

“Birisiyle konuştuklarını benden gizleme gereksinimi duyuyorsan, hiçbir ilişkimiz yok demektir” dedim sana:

Şöyle düşün : Tabiki ilişkideki iki kişiden her biri, öbürünün bütün öteki – geçmiş ve şimdiki- ilişkilerini bilemez ; neredeyse fiziksel olarak olanaksızdır bu – ama şunu bilebilir : öbürü , başka bir ilişkisinde, onu da ilgilendiren bir şey varsa- olmuşsa ve olursa- bunu ona bildirecektir—en azından , ondan gizlemeyecektir.

Yoksa, bu, kişilerden birinde – gizleyeninde- ağır bir yük; ötekinde- gizleneninde –  de kör bir boşluk yaratır.

148.

Bana bir yalan söyledin- ben bu konuyla ilgili başka bir şey sorunca, arada, itiraf ettin yalan söylediğini. “Daha söylerken yapmamam gereken bir şey yaptığımı anladım— sen sormasaydın da söylecektim bunu sana “ dedin; ben de “nasıl bilebilirim bunu” dedim.

Bir şey yavaştan, ucundan, yırtılmıştı :

Yalan, ilişkide , bir çentik açar –şöyle düşün:  Bir yük taşıyan bir nesnede ; diyelim , balkon çiçeklerini tutan askılı bir kolda , bir çentik oluşursa, taşıdığı ağırlıktan dolayı , dokusu yavaş yavaş yırtılmaya , yarılmaya başlar –giderek tamamıyla kopabilir…

Yalan , çünkü, zaten kendi kendini çoğaltan , çoğaltmak zorunda olan bir şeydir : her yalanını gizlemek için yeni ek yalanlar söylemek zorunda kalırsın—bunun yaratacağı zedelenmeler , gedikler de , işte, öyle , sürüp gider, ve sonunda bütün yapıyı yıkacak boyutlara varabilir.

Yalan ilişkiyi koparır, sonunda—

149.

…Yalan temelde , yalan söyleyenin k e n d i n e ‘yaptığı’ bir şeydir , yalan söylediği kişiye değil….

–Oysa ilişki, yanılgılar üzerine kurulamaz ; bir süre kuruluyormuş gibi görünse , hatta ‘gerçekten’ kurulmuş bile olsa, bir yerinde küçük de olsa bir delik bulunan bir testi gibi, su tutmaz ; içine konulacak suyu da , sürekli , dışarı akıtır.

Oruç Aruoba, İle

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221