Bilinç bulanıklığı, kafa karışıklığı, sessizlik, kaçırılan fırsatlar… Tam anlamıyla birbirine yabancı olarak birlikte yaşayan çiftler modern yaşamın ironilerinden biridir. Boşanma ile ilgili veriler, yakın ilişkilerin son 20 yıldır bozulmakta olduğu sonucuna varmamıza neden oluyor. Çiftlerin yakın ilişkilerden zevk almayı sürdürmeyi güvenilir bir şekilde öğrenmediklerini çıkarımlamak hatalı olmaz.
20. yüzyılın sonlarında görkemli bir tecrit içinde yaşama lüksüne sahibiz. Daha “ilkel” kültürlerden farklı olarak, çoğumuz artık rahatlık ve güven duygusu geliştirdiğimiz geniş bir aile veya topluluğun bir parçası olarak yaşamak yerine, bize evde hissettiren bir ‘insan ağı’ oluşturmayı seçiyoruz.
Gerçekte yaşadığımız geniş çaplı yakınlık yoksunluğuna tuz biber, ticarileştirme konusundaki kültürel yeteneğimiz cinselliği yakınlıktan ( intimacy ) ayırdı. Aslında, yakınlık hem duygusal hem de fiziksel yakınlık ve açıklığı içerir. Ancak ikisini karıştırıyoruz ve sık sık olduğu gibi, cinsellikte yakınlık ihtiyacımızı karşılayamadığımızda ihanete uğramış veya kullanılmış hissediyoruz.
Yaşamı yaşamaya değer kılan şey hakkındaki genel görüşlerimizdeki değişimler de yakınlık için yeni bir talep oluşturuyor. Birçok kuşak için cevap cennette mutluluk ödülünün bizi beklediği verimli bir iş ve hizmet yaşamında yatmaktaydı, bu inanç kırılmakta. İnsanlar, mutluluğu şimdi ve burada istiyor. Ve bunu en çok samimi ilişkilerinde istiyorlar.
Ayrıca bugün çiftler yeni bir şeyle daha mücadele ediyorlar – gerçek eşitlik duygularına dayalı ilişkiler kurmak için. İstediğimiz ilişkiler için rol modellerimiz yok. Hayatta kalma gereklilikleriyle mücadele etmekle çok meşgul ebeveynlerimizin bu konuda bize rol model olabildiklerini söylemek zor. Yine de, en yakın ilişkilerimizin kalitesi genellikle hayata anlamını veren konu olarak öne çıkıyor.
Yakınlığın, sadece psikolojik bir heves olmadığı , derin bir biyolojik ihtiyaca dayandığını biliyoruz. Malesef, sadece son 20 yılda bebeklerin tutulması ve dokunulması gerektiğinin farkındayız. Bu bebeklerin başka bir insanla fiziksel ve duygusal yakınlık yaşamadıkları sürece büyüyemeyeceklerini – tam anlamıyla gelişemediklerini biliyoruz. Sık sık farkına varmadığımız şey, bu bağlantı ihtiyacının asla ortadan kalkmayacağıdır. Yaşam boyunca devam eder. Ve yokluğunda, ergen erkeklerde, örneğin öfkeli hareket edenlerden depresyon, bağımlılık ve hastalığa kadar semptomlar geliştiğini görmekteyiz. Kadınlar arasında yaygın depresyonun evliliklerindeki sorunlarla ilişkisi de anlaşılmaya başlanmıştır.
Yüzlerce çiftin etkileşimlerini yakından gözlemleme çalışmamdan, bir ilişkide yanlış olan şeylerin çoğunun yaralanmış-incinmiş duygulardan kaynaklandığını fark ettim. Çiftlerin deneyimlediği hayal kırıklığı, yanlış anlama ve yanlış algılamaya dayanmaktadır. Sevgi, şefkat, destek kaynağı ve iyi bir arkadaş bulma umuduyla bir partner seçiyoruz. Böyle bir partner bulmak mest edici bir deneyimdir – ilişkilerdeki yanılsama aşaması buna denk düşebilir. Buradan devam edersek sonra yanılsamanın çözülmesi gelir, bir şekilde beklediklerimizi alamayız, ancak bu noktada oluşan hayal kırıklıklarını çalışmak için gerekli becerilere çoğunlukla sahip değiliz. Hayal kırıklıkları böylece gelişim ve kırılmalar için potansiyeli taşır.
İllusion-disillusion-confusion
Önce yanılsama, sonra hayal kırıklığı , takiben karışıklık gelir. Her partner, ilişkiyi kendisinin ihtiyaç duyduğu veya olmasını istediği hale getirmeye çalışırken büyük bir mutsuzluk oluşur. Bir taraf diğerine ne yapacağını söyleyebilir. Biri sonunda diğeri tarafından ödüllendirileceği beklentisine yatkın olabilir. İki taraf da kendi kişisel iletişim tarzını kullanır.
Hayal kırıklığı sürecinde, partnerler birbirlerine karşı savunmaya geçerler. Birbirlerine güvenmeyi bırakır, duygusal olarak ilişkiden çekilirler, yönelim kendine, diğer etkinliklere veya diğer ilişkilere de olabilir. Suçlayarak konuşmak, dinlemeyi bırakmak olasıdır. İlişkinin asla değişmeyeceğinden korkabilir, hatta neden korktuklarını bile bilmeyebilirler. Genellikle umutsuzluk ve depresyonla dolu kaos yaşanır. Bir taraf ayrılabilir. Her ikisi de kalmaya karar verebilir, ancak ilişki işlev gösteremeyebilir. Birlikte, “ duygusal boşanma” içinde yaşamaya devam edebilirler.
*
Aşk bir duygudur, evlilikse bir sözleşme – görünür ve görünmez taraflarıyla. Her iki birey de istedikleri, istemedikleri, ne vermeye istekli oldukları ve vermek istemedikleri konusunda beklentiler getirir. Çoğu zaman, farkında olunmayan. Çoğu insan, beklentileri karşılanmayana dek bir şey beklediğini bile bilmez.
Geçmiş, tüm ilişkilerde fazlasıyla mevcudiyet gösterir. İlişkilerdeki beklentilerimizin çoğu önceki deneyimlerimiz tarafından koşullandırılmaktadır. Bu, basitçe öğrenmenin doğası olabilir, öyle düşünülebilir, ancak günümüzde olan şeyler geçmişte olanlar tarafından asimile , manipüle edilir. Bu özellikle duygularımız için geçerlidir: şimdiki zamanda her deneyime sahip olduğumuzda, bunu geçmişte de deneyimliyoruz. Duygusal hafıza zamanın dışındadır. İki partnerin iki farklı geçmiş tarafından koşullandırıldığı ancak ilişkinin içinde , bu gerçeğin genelde daha az belirgin hale geldiğini biliyoruz. Ve bu, her şeyin tam olarak beklendiği gibi gitmediği her türlü yanlış anlama, anlaşmazlık, hayal kırıklığı ve öfkeye yol açar.
Sonuç, ” kadınları anlayamıyorum”, “bir kadının ne istediğini kim bilebilir ki, “ bir erkeği memnun edemezsiniz” gibi ifadelerdir. Bütün bu klasik şikayetler, genellikle tartışılabilicekleri, incelenebilecekleri noktaya ulaşamayan gizli beklentileri yansıtmaktadır.
Yaralanmaları daha da arttıran , bir partner üzüldüğünde, diğerinin, sıklıkla istemeden üzüntüyü büyütmesi. Örneğin, bir kadın mutsuz olduğunda, erkekler genellikle bir şeyleri düzeltmeleri beklendiğini düşünürler. Kadının o an istediği, partnerinin ona sarılması, onu yatıştırması, basitçe “Kötü hissettiğin için üzgünüm.” demesidir çoğunlukla. Bu , basit, temel , insanca bir özlemdir. Ama kadına doğru hareket etmek yerine, erkek sıklıkla uzaklaşır. Ve üzüldüğünüzde, en yakın olduğunuz kişiden istediğinizi elde edemezseniz, sevildiğini hissetmeniz zorlaşır. Erkekler de aynı temel ihtiyaçtadır. Ancak, örneğin çocuk olarak deneyimlemiş olabilecekleri çaresizlik durumuna geri dönmekten korktukları için buna karşı savunmalar kurarlar.
O halde yakınlığın kalbinde empati, anlayış ve şefkat vardır; bunlar insancıllaştırıcı duygular. Samimiyet anlayışının kendi mantığı vardır. Bir bakış ilişkilerin doğasını anlamak ve geliştirmek için, doğru başlangıç yerinin kendimiz olduğunu kabul ediyoruz, diğer yandan bu keşfin birlikte, ilişki içinde yürümesi de mümkün.
Benlik araştırması, samimiyet duygusu elde etmek veya yeniden inşa etmek için önemlidir. İlişkilerdeki eylemlerimizi ve tepkilerimizi harekete geçiren hayal kırıklıklarının çoğu, sadece partnerimizden değil kendimizden de gizlenen beklentilerle inşa edilir. Menşe ailelerimizden ve geçmiş ilişki deneyimlerimizden, davranışlarımızı kendi farkındalığımızın dışına yönlendiren inanç sistemleri ediniriz. Bu inanç sistemini farkındalığımıza getirmeden bir ilişkiyi değiştirmek mümkün görünmüyor.
Ancak kişisel tarihlerini araştıran bir erkek ya da kadın, konuşacak bir eşin yokluğunda, aynalanmadan yoksun kalabilir. Birlikte , bir ilişki içinde çalışabilmek mümkün olduğunda, bir çiftin yakınlığı yeniden inşa etmek için atması gereken ilk adım, kendi düşüncelerini ve duygularını ifade etmeyi öğrenmek ve birbirlerini dikkatlice dinlemektir. Sizi nasıl dinleyeceğini bilen bir partner , geçmişinizi açtığınızda elinizden tutabilir, eşlik edebilir. Her iki partnerin de geçmişi açma ve şimdiki zamanı paylaşma ihtiyacı vardır. Ancak bu etkileşimin güvenli olabilmesi için öğrenilmesi gereken beceriler söz konusudur. Yargılamadan veya istenmeyen tavsiyeler vermeden nasıl dinleyeceğini öğrenmek gibi. Yakın ilişkinin olumlu tarafı bölünmemiş dikkat içerir – sevgi ve şefkat, sadakat, sabitlik, cinsiyet, arkadaşlık, anlaşma, teşvik, arkadaşlık, sadakat, dürüstlük, güven, saygı ve kabul sözcükleri ve jestlerini içerir. Hepimiz bunun yerine tam karşıtlarını bulabileceğimiz konusunda çok uyanığız.
Kendi beklentilerimizin (ve kişisel tarihimizden nasıl etkilendiklerinin) farkında değilsek, onları bir partnere ifade etmek mümkün olabilir mi? Çoğu zaman, bunun yerine zihin okumaya çalışırız.
Zihin okuma genellikle geçmişte hayal kırıklığı yaratan bir ilişki deneyimi ile ilgilidir. Kişisel tarihimizde öğrendiklerimize dayanarak varsayımlar yaparız. Ve kişisel tarihte, kalp ağrısı, kızgınlık veya kaygı kaynağı olan insanlar veya durumlar olduğunda, o zaman bir partnerin bir şekilde benzer olan herhangi bir eylemi genellikle bir hatırlatma görevi görür – ve yoğun bir duygusal reaksiyonu tetikler . Ben buna “duygusal alerji” diyorum. Önceki hassaslaştırmanın diğer formlarında olduğu gibi, sonuç patlayıcı bir reaksiyon olma eğilimindedir – geri çekilme, karşı saldırı – ve tipik olarak mevcut bir ortak için anlaşılmazdır.
Bir ilişkiyi bozan gizli beklentileri nasıl değiştireceğimizi birkaç başlıkta özetleyebiliriz:
* Partnerinizin neye ihtiyacınız olduğunu anlamasını bekliyorsanız, bunu ona söylemelisiniz. Elbette, gerçekten neye ihtiyacınız olduğunu önce kendinizin bilmesi, bulması gerekir.
* Bir şey hakkında nasıl hissettiğinizi partnerinize iletemediğinizde , ondan bunu anlaması ve hassasiyet göstermesini bekleyemezsiniz.
*Partnerinizin ne yaptığını anlamıyor veya beğenmiyorsanız, ona neden yaptığını sorun. Keşfedin. Konuşun. Varsaymayın.
Belirli bir durumla ilgili duygularınızı ifade etmek ve karşılığında ortağınızın, partnerinizin dürüstlüğünü istemek, ilişkinizdeki gerçeği keşfetmenin en önemli yoludur. Bunun yerine, yakın kişiler arasındaki iletişimin çoğu sözsüzdür ve zihin okumaya büyük ölçüde dayanır. Burada kişinin kendi duygu ve düşünceleriyle bağlantıda olması ve bunları çarpıtma ihtimali bulunan faktörlere rağmen aktarabilmesi önemlidir, sahici cevapların nemli olması bu yüzdendir. Partnerinize gerçekte olup biten yerine duymak istediğini düşündüğümüz şeyi söylemek, soruna yararlı bir çözümü karmaşıklaştırır ve erteler.
Güvenmek, kendinizi bir başkasına açığa vurmaktan çok daha fazlasıdır. Düşündüğünüz ve hissettiğiniz şeyin partneriniz tarafından duyulduğunu ve anlaşıldığını mutlak bir kesinlik ile bilmektedir. Bunun yerine, pasif dinleyici olma eğilimindeyiz, partnerimiz için şeylerin nasıl olduğunu dinlemek yerine, yalnızca kendimiz üzerinde doğrudan etkisi olan mesajları alıyoruz.
Empati ile dinlemek öğrenilmiş bir beceridir. İki önemli içeriğe sahiptir: bölünmemiş dikkat ve eşinizin ne hissettiğini hissetmek. Partneriniz tarafından açıkça belirtilmedikçe bir şeyi bildiğinizi varsaymayın. Burada partnerinizin düşüncelerinin, hislerinin onun için ne anlama geldiğini tam olarak anlamanız gerekir. Eşinizin sözlerinin size olan etkilerine odaklanmak yerine, eşinizin duygularına, yüz ifadesine ve gerginlik seviyesine dikkat edin. Böyle empatik dinlemenin önündeki en büyük engel, kişisel çıkarlarımız ve kendi kendini koruyan mekanizmalarımız. Boşlukları doldurur ve tahminler yaparız. İlişkilerin basit gerçeklerinden biri, çoğu zaman, bir sorunu çözmek için tek yapmamız gereken, dinlemek – sadece pasif olarak dinlemekle kalmayıp, o kişinin zihninde ve kalbinde neler olduğunu gerçekten duymaktır.
Daha sık olan şey, benlik saygımıza yönelik tehditler yaşadığımızda veya stresli olduğumuzda, genellikle sorunun kendisinden daha fazla soruna yol açan iletişim stillerine başvurmamız. Stres sırasında başvurduğumuz iletişim biçimleri genellikle gerçek temasın olmasını engeller. Eşiniz suçlama eğilimindeyse, kendinize mesafe koyarsınız. Akılcı bir ilişki tarzı geliştirir, duygudan uzaklaşabilirsiniz. Duygusal düzeyde hiçbir şey çözülemez.
Çoğu insan strese dört iletişim tarzından biri veya daha fazlası ile tepki verme eğilimindedir:
Yatıştırma ( placating) Yatıştırıcı, memnun etmek için istekli, özür dileyen ve “evet” bir erkek ya da kadın. “ne istersen” veya “benim için boş ver, sorun değil” gibi şeyler söylüyor. Ne pahasına olursa olsun bir barış vakası. Plasater için fiyat, değersizliktir. Yerleştirici öfkeyi ifade etmekte zorlandığından ve içinde çok fazla duygu tuttuğundan, depresyona eğilimlidir ve çalışmaların gösterdiği gibi hastalığa eğilimli olabilir. Bu niteliği gösterenler öfkeyi ifade etmenin uygun olduğunu bilmeliler.
Suçlayıcı ( blaming )Suçlu, acımasızca eleştiren ve genellemelerde konuşan bir hata bulucudur: “Asla doğru bir şey yapmazsın.” “Tıpkı annen / baban gibisin.” İçeride, suçlu, istediği şeyi elde edemeyeceği beklentisine karşı değersiz veya sevimsiz hisseder. Bir sorun göz önüne alındığında, en iyi savunma iyi bir suçtur. Suçlu, acı veya korku ile başa çıkamaz , onu ifade edemez. Suçluların süreçte başkalarını işaret etmeden kendi adlarına konuşabilmeleri gerekir.
Hesaplayıcı (computing) Bilgisayar süper makul, sakin ve toplanmış, hataları kabul etmeyen ve insanların uyum ve performans göstermesini bekleyen, duygudan kaçınan, gerçekleri ve istatistikleri tercih eden. “Duygularımı açığa vurmam ve kimseninkiyle ilgilenmiyorum.” Bu tarz insanların belirli şeyler hakkında ne hissettiklerini soran birinin varlığı olumlu olabilir.
Çeldirici( distracting ) Çeldirici, stres altında tutarsızlıklara başvurur, doğrudan göz temasından ve doğrudan cevaplardan kaçınır. Konuyu hızlı bir şekilde değiştirir, “Ne sorunu? ” Sorunla yüzleşmek tehlikeli olabilecek bir kavgaya yol açabilir. Dikkat dağıtıcıların, sorunların ve çatışmaların çözülebileceğini, çaresiz değil, güvende olduklarını bilmeleri gerekir.
Bu stiller, birbirimizi anlamamızı engeller ve acı, öfke veya korkuya yanıt olarak ortaya çıkar. Bir kez daha suçlamaya başvurduğunuzda, sizi rahatsız eden acı verici veya korkutucu bir şey olduğu sonucuna varabilir ve ne olduğunu anlamaya çalışabilirsiniz. Partneriniz sizi suçluyorsa, saldırgan ya da kaba olmak niyetinde olmadığı, güvensiz-korku dolu hissettiği sonucuna varabilirsiniz. Gerekli olan, endişe -korku hakkında konuşmayı güvenli hale getirmenin bir yolunu bulmaktır; onu neyin rahatsız ettiğini bulmak.
Öyleyse, sizi rahatsız eden şeyi nasıl söyleyebilir veya gerçekten ihtiyacınız olanı, partnerinizin duyabileceği şekilde, mesajınızın anlaşılabilmesi için nasıl ifade edebilirsiniz?
Bu, istediğiniz ilişkiyi kurmak için temel bir adımdır. Bunun için Günlük Sıcaklık Okuması ( Daily Temperature Reading ) özellikle yararlıdır. ( ilerleyen bölümde)
Partnerler duyulduktan ve anlaşıldıktan sonra, affedicilik üzerinde çalışmaları gerekebilir. Tabii ki, bazı şeyler affedilemez ve her partner bu çizginin aşılıp aşılmadığına ve ilişkinin devam etmeye değip değmeyeceğine karar vermek zorundadır. Eğer öyleyse, geçmişi değiştiremeyeceğinize dair bir tanıma sahip olmalısınız. Hiçbir ilişki geçmiş hayal kırıklıklarından kurtulamaz ve her iki partner de kini bırakmanın bir yolunu bulamazsa olgunlaşamaz. Bu, çiftlerin geliştirebileceği en önemli ilişki becerilerinden biridir.
Bir ilişkide, kini bırakmak, sadece partnerinize daha iyi hissettirmek için değil, kendiniz için yaptığınız bir şeydir. Suçlama ifadeleri ile değil, gerçeklerle ilgili basit açıklamalar yapılarak yapılır. “Beni ofis partisine götürdün ve bütün gece beni kimseyle tanıştırmadın.”
Partnerler arasındaki iletişim yoluyla duyguların yanısıra bilişsel bir yeniden yapılanma gerçekleşir. Gerçekte olan şey, bir tarafın muhtemelen ilk kez başka birinin deneyiminin anlamını öğrenmesidir. Bu unsur , tek başına çift içinde yakınlığı arttırır.
Geçmiş, şimdiki deneyimde kendini sürekli ileri sürdüğü için, bir ilişkideki her iki kişi de kendilerini, inançlarını, ihtiyaçlarını ve umutlarını ve kişiliklerinin kendi ailelerinin duygusal tarihinin içinde şekillenmesini keşfetmekle yükümlüdür. Çoğu insan, şimdiki an içinde, menşe ailelerinde sessizce iletilen mesajlar, inançlar üzerinden ilişki içinde ve dışında yaşamaya devam etmektedir. Görünmez sadakatler yaşıyor, partnerlerinin, mevcut ilişkilerinin ihtiyaçlarına , hatta kendi ihtiyaçlarına değil, geçmişte bir zamanlar ortaya çıkan bir borçluluğa dayanarak kararlar alıyor olabilirler.
Özellikle , kendimiz, yaşam ve aşk, güven, sırdaşlık ve yakınlık hakkında edindiğimiz mesajlar önem taşımaktadır. Aşk, yaşam ve güven hakkında gerçek olarak aldığımız şeyler, geçmişte belirli insanlardan ve durumlardan öğrendiklerimiz olabilir. Bu bilgi temelinde kendimiz için karar veriyoruz: “Kimse umursamıyor. Ne düşündüğüm ya da söylediğim önemli değil, benimle ilgilenmiyorsun.” Örneğin, annenizin veya babanızın duygusal olarak ulaşılabilir olmadığı bir ailede büyüdüyseniz, kimsenin sizinle gerçekten ilgilenmediği sonucunu çıkarmış olabilirsiniz.
İnançların kökenini bilmek, araştırmak bu yüzden önem taşıyor, çünkü bunlar ilişkide olduğumuz kişiye aktarılıyor. Bir başkasının yaptığı şey için partnerinizi cezalandırıyor olabilirsiniz.
Şimdiki partneri geçmiş acılardan biri için suçladığımızda -bilerek bilmeyerek- psikiyatrist Ivan Boszormenyi-Nagy’nin M.S. “döner defter” olarak tanımladığı bir dinamiği etkinleşiyor. Hayatınızın belirli dönemlerinde, sizi etkileyen olaylar aracılığıyla önemli insanlar, hatta hayatın kendisi, size bedeller ödetti. Ve şimdi faturayı uzatıyorsunuz. Ve iki gizli beklentiniz var. “Bana beni yaralayan kişi olmadığını kanıtla”Başka bir deyişle,” Bana geri ödeme yap. “Ve” eğer bunu yapmazsan, bana acımı hatırlatan bir şey yaparsan, seni cezalandıracağım “…. Duygusal aktarım, böylece tamamlanmış olur.
Freud bunu aktarım olarak tanımlamış ve terapötik ilişkinin önemli bir parçası olarak nitelendirmiştir. Aslında, günlük ilişkilerimizin neredeyse sıradan bir parçasıdır. Bu duygusal aktarımın bir ilişkide erkence gerçekleşmediğini anlamak önemlidir. Misal, bir çift evlendikten sonra devreye girer – tarafların, gerçekleşmesini beklediği, umduğu şeyin olmaması durumunda.
Gizli beklentileri, özellikle de negatif olanları tarihimizden, önceki yakın ilişkilerimizin herhangi birinden veya hepsinden, ebeveynlere, kardeşlere, eski eşlere, sevgililere veya arkadaşlara aktardığımız nokta budur. Evliliğin temel -çekirdek duygusal işlemlerinden biridir. Ve bunu açıklığa kavuşturmak, samimiyete-yakınlığa ulaşmanın psikolojik görevlerinden biridir.
Sorun şu ki, burada-aktarımda, faturayı uzattığınız kişi kafanızdaki hesap defterlerinden habersiz. Sonuç, sonsuz yanlış anlama ve rahatsızlıktır. Aslında, sahip olduğunuz tutumlar kendi farkındalığınızın dışında olma eğilimindedir. Ve bunların kişisel keşiflerle tespit edilebilmesi mümkündür.
Aksi halde, partnerinizi düşman, incitilecek hatta cezalandırılacak kişi olarak görürsünüz. Döner defteri davranışlarınızın arkasındaki motive edici güç olarak tanımadığınız için rasyonalize edersiniz. Eşinize düşman gibi davranmak için nedenler ararsınız. Örnek durumda, Roger karısı Jenny’yi işyerinde aradı. Jenny personel toplantısının ortasındaydı. Eve geldiğinde, eşinden bir not buldu, Roger gitmişti. Roger, geçmiş deneyiminin bir yerinden, “ilgisizlik” göstergelerine o kadar duyarlıydı ki, eşinin davranışları mutlak bir kanıt oluşturuverdi. Bu ilişkilerde yaygın bir örüntüdür. Ve ilgisizliğin “kanıtı” herhangi bir şey olabilir. Belki de Jenny yorgun yada hastaydı. Erkeklerin sık sık hastalanan bir eşe karşı hoşgörüsüz olmasının bir nedeni, eşin onlar için orada olmamasıdır. Bu , sıklıkla geçmişteki diğer hesapların acı verici bir hatırlatıcısı olarak çalışır.
Çiftler sadece “dönen defter”i korumakla kalmaz, aynı zamanda bir nesilden diğerine borçluluk ve yetki duygularını da taşırlar. Böylece görünmez sadakatler, bir ailede nesillere tahakkuk ettirilir, varlıkları dile getirilse de getirilmese de. Sanatsal bir adam yaratıcı özlemini gömer çünkü aile mirası iş dünyasında başarılı olmayı gerektirir. Her birimiz için davranışlarımız, hak ve borçluluğun aile defteri tarafından büyük ölçüde etkilenir.
Çiftlerin bu nedenle, köken ailelerinden gelen davranış ve tutumların kaynağını izlemesi gerekir. İlişkilerde çok fazla mutsuzluk, bir eşin bir aile kuralı olarak öfkeyi, hatta belki de mutluluğu ifade etmemeyi öğrenmiş olmasına izi sürülebilir. Birçok insan kendi ihtiyaçlarını ve duygularını başkalarının gereksinimlerine feda etmeyi öğrenir. Bu duygular , mevcut ilişkileri etkiler ve farkındalığa kavuşana ve kendileri hakkında konuşulana kadar mevcut ilişkileri geliştirmek zorlaşır.
Bir çift bunu yaptıktan ve inançlarının nereden geldiğini öğrendikten sonra, bunları birlikte inceleyebilir ve hangi mirası korumak istediklerine, hangilerini atmayı tercih edeceklerine karar verebilir. Her biri kişisel geçmişlerini geliştirirken, şimdi-burada olanı cezalandırmaya gerek olmadığı açık hale gelir.
**
Erkekler için bu deneyimler aydınlatıcıdır. Erkekler, genellikle duygusal kısımlarından koparıldıklarından, özellikle cinsellik konusunda samimiyet-yakınlık gereksinimleri konusunda uyanıklık yapmaya zorlanırlar. Samimiyete, yakınlığa kadınlardan daha az ihtiyaç duymazlar, ancak bu genellikle bastırılır ve reddedilir. Ya da temaslı sporlar ve kabadayılıkla yakınlık gereksinimlerini karşılamaya çalışırlar. Erkek-kadın ilişkilerinde yakınlık kurmayı öğrendiklerinde, muazzam bir bütünlük ve rahatlama hissederler.
Büyürken, erkekler bir kadınla yakınlık kurmanın tek yolu olarak cinselliği öğrenir. Burada, erkek için, fark edilmesi mümkün olan, bağ kurmanın kendi başına geçerli bir ihtiyaç olduğunu keşfetmek ve bunun erkeği çaresiz-zayıf kılmayacağı güçlendirici potansiyelidir. Ancak bu sadece bilişsel ifadeyle öğrenilemez. Deneyimlemek düşünceyi değiştirir. Alıştırmalar önemlidir, çünkü duygusal kabulü, davranışsal değişimi ve ortaya çıkan bilişsel anlayışı birleştirirler.
Bir ilişkideki cinsel sorunların sıklıkla kişisel ve ilişkisel çatışmaların ve endişelerin yan ürünü olduğu bilinir. Çok fazla çift için cinsellik, samimiyetin yerini almış ve yakınlığa karşı bir defans haline gelmiş durumda. Kalitesiz cinselliğin çoğu, zayıf iletişimden, partnerin istediğinin yanlış anlaşılmasından kaynaklanır – isteği karşılamaya isteksizlik veya vermede yetersizlikten değil.
İlişkinin diğer alanlarında olduğu gibi cinsellik alanında partnerinizin sizi neyin memnun ettiğini tahmin etmesini bekleyemezsiniz. Sizi neyin teşvik ettiğini, neyin tatmin ettiğini bulmanız ve partnerinize ifade etmeniz gerekmektedir. Vermek yeterli değildir, aynı zamanda kendi adınıza konuşabilmeniz, karşınızdaki kişiden alabilmeniz gerekir. İdeal olarak, cinsel sevgi bu alma vermenin bir akışı olacaktır, ancak arzuyu canlı tutmak için her iki yolu da gitmek , partnerler arasında devinmek ister.
Cinsellik iki kişi için de ödüllendirici olmadan önce, duygusal açıklığa güvenme ve onu yeniden kurma, bir dostluk duygusu tesis etme yeteneğinin inşası önem taşır. O zaman fiziksel yakınlığın bir anlamı vardır ve bu anlam fiziksel deneyimin hazzını artırmaya hizmet eder.
Tabii ki, fiziksel zevk için tek yol cinsel ilişki değil. Çiftlerin birbirlerine sunmayı öğrenebilecekleri bir dizi fiziksel yakınlık; beraber zaman geçirmek, sarılmak, kucaklaşmak, birbirlerinin yüzünü okşamak, masaj yapmak vb… Aslında, birbirlerinden zevk almak, bazı çiftlerin gerçekten edinmesi gereken bir alışkanlıktır. Partnerinizden zevk almanız, aynı zamanda partnerinizin sizden en çok ihtiyacı olan şeydir.
Daıly Temperature Reading ( Günlük Sıcaklık Okuması )
Kendini tam, dürüst ve doğrudan ortaya koyma yeteneği ( confiding ) yakınlığın can damarıdır. Memnuniyetle birlikte yaşamak için, çiftlerin net ve düzenli iletişime ihtiyacı vardır. Büyük sezgisel aile terapisti Virginia Satir, ortaklar ve aileler için hayatlarında büyük ve küçük şeyler hakkında kolay bir akış sağlamak için bir teknik geliştirdi.. Günlük Sıcaklık Okuma olarak adlandırılan, çok basittir (ve diğer birçok ilişki türü için de çalışır).
Her gün yapın, belki de kahvaltıya oturun. İlk başta yapay görünecek – hokey, hatta. Zamanla kendi tarzınızı geliştireceksiniz. Çiftler rutin olarak yakın kalmak için çok değerli olduğunu bildiriyorlar – hatta meşgul olduklarında bir iki gün kaymasına izin veriyorlar. Partnerlere savunmacı olmayan bir şekilde birbirlerini nasıl dinleyeceklerini ve tepki uyandırmak yerine bilgi vermeye yönelik nasıl konuşacaklarını öğretir.
Birbirinizin ellerini tutarak, diz dize, eşinize bakacak şekilde oturun. Basit dokunmak, iki kişi için de bir kabul atmosferi yaratır.
1. Takdir Etme ( Appreciation ) Partnerler sırayla birbirleri için yaptıkları bir şey için teşekkür eder, memnuniyetini dille getirir.
2. Yeni Bilgi : Bilginin yokluğunda varsayımlar – genellikle yanlış olanlar – hücum eder. Partnerinize bağlantınızı canlı tutacak bir şey söyleyerek partnerinize modunuz, hal ve gidişiniz hakkında bilgi verin. Ve sonra partnerinizi dinleyin. (“Bu hafta yoğun geçecek, bugün … yaşadım )
3. Bulmaca: Sırayla birbirinize anlamadığınız bir şey sorun ve partnerinizin açıklamasını bekleyin. “Dün gece neden bu kadarüzgündün?” “ Şöyle bir alışkanlığın olduğunu söyledin, seni anlamama yardım edebilir misin ? Ya da kendiniz hakkında bir soru dillendirin: ” … konuyu konuşurken neden bu kadar sinirlendiğimi bilmiyorum.” Yanıt bulamayabilirsiniz, ancak eşinize kendiniz hakkında bir fikir vermiş olursunuz. Ayrıca, partneriniz deneyimleriniz hakkında fikir sahibi olabilir.
4. Değişim Talebi: Suçlamadan veya yargılamadan, sizi rahatsız eden belirli bir davranışı belirtin ve bunun yerine istediğiniz davranışı belirtin. “Akşam yemeğine geç kalacaksan, lütfen beni ara. Bu şekilde çocuklar ve ben kendi planlarımızı yapabiliriz.”
5. Umutlar Umutları ve hayalleri paylaşmak bir ilişkinin ayrılmaz bir parçasıdır. Umutlar sıradan (“Umarım bu hafta sonu çalışmak zorunda değilsiniz”) görkemli (“Avrupa’da sizinle bir ay geçirmek isterim”) arasında değişebilir. İkinizin birlikte hayalleri ne kadar anında fark ederek bilince taşımanız, onları gerçekleştirmek için bir yol bulmanızı daha olası hale getirir.
BAĞLAYICI EGZERSİZ ( Bonding Exercise )
Çoğu insan geçmişin acılarına veya korkularının üstüne bir kapa kapatır: “Artık beni rahatsız etmiyor”; “O kadar önemli değil.” Ancak, bu kapağı – mevcut ilişki bağlamında – dönen defteri kapatmak için kaldırmanın gerekli olduğunu düşünüyorum.
*Biraz sinirli hissedeceğiniz bir zaman seçin. Arka planda biraz yumuşak müzik çalın.
* Eşinizle uzanın. Her ikisi de aynı yöne bakacak şekilde birbirine kenetlenmiş şekilde yanyana uzanın. Eşiniz sizi tutarken, sessizce, içinizde yoğun duygusal tepkiyi tetikleyen bir şey ortaya koyun. Sizi dinlememesi olabilir, sözünüzü kesmesi olabilir, uzaktayken aramaması , önerilerinizi reddetmesi olabilir. “Bunu yaptığında, çok üzülüyorum.” ifade edin. Siz konuşurken partneriniz sizi tutuyor ve dinliyor olsun.
Şimdi partnerinize, reaksiyonunuzun geçmişinizden hangi deneyime bağlandığını anlatın. Belki de sizi uzaktayken aramaması sizi çileden çıkarıyor çünkü bir ebeveyn ayrıldığında veya öldüğünde duyduğunuz korkuyu uyandırıyor.
Şimdi dikkat çekici kısım: Partnerinize, geçmişinizdeki bu duruma neyin yardımı olabileceğini söyleyin. Nelerin olmasını tercih ederdiniz? Hangi kelimeleri duymanız gerekirdi?
Şimdi partnerinizin duymanız gerekeni söylemesine izin verin. Partneriniz bunu kendi tarzıyla söylemekte özgürdür: “Sana olan için üzgünüm”; Orada olmak isterdim.”
Şimdi geçmiş olaylara bu duygusal tepkiye sahip olmanız nedeniyle mevcut ilişkinizde ödediğiniz bedeli konuşun; partnerinizden uzaklaşmanız, içinize kapanmanız vb…
Bundan sonra konuşacağınız şey, kendinize yardımcı olmak için neler yapabileceğinizdir. “İçimdeki bu yanıtı tetiklediğinde seni bilgilendirmek için nasıl tarafsız bir şekilde sinyal verebilirim?”
Bu noktada gelecekte size neyin yardımcı olacağını konuşuyorsunuz. Ortak davranışları ve bilinçli olarak faydalı davranışları ana hatlarıyla belirliyor, eylem ve deneyimlerin her ikiniz için aynı anlamı ve aynı etkiye sahip olduğu bir ilişki inşa ediyor olursunuz. Bir ilişkide mutluluğun oluşması için bu yolculuk gereklidir.
Playing Dead ( Ölüyü Oynamak )
Uzun süreli ilişkilerde, nadiren, partnerimizde neyi takdir ettiğimiz hakkında konuşuyoruz. Yine de bu olmadan keyifli bir ilişki sürdürmek mümkün değildir. Çoğu çiftin birbirlerinde değer verdiklerini yeniden keşfetmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Hayatta ve ilişkide neyin önemli olduğuna dair öncelikler duygusunu hızla geri kazanabilecek bir egzersiz mevcut. Sadeliği sizi yanıltmasın. Bir çiftten birlikte asla konuşmadıkları şeylerden bahsetmelerini istiyorum – ölüm ve kayıp. Bu genellikle dramatik – tam anlamıyla ve mecazi olarak – duygusal bir etkiye sahip bir deneyimdir.
Siz veya eşiniz üzerinde baskı olmayan sessiz bir zaman ve sessiz bir yer seçin. Zamanı ayırmak için önceden plan yapın. Yaklaşık bir saat bekleyin.
Yere yatmış, gözler kapalı, kollar çapraz ya da yanınızdaymış gibi ölmüşsünüz. Birkaç derin nefes alın ve rahatlamanıza izin verin, ancak hareketsiz kalın.
Partneriniz artık gittiğinizi -öldüğünüzü ve sizinle konuştuğunu hayal etsin. Sizinle ilgili neyi özleyeceği, pişmanlıkları vb konuşmasına izin verin, deneyime girmesi için ona zaman tanıyın. Tek yaptığınız sessizce yatmak ve dinlemek. Sonra neyi özleyeceğiniz hakkında konuşurken yer değiştirin, anlatan siz olun.
Çoğu insan, kendileri, eşleri ve ilişkileri hakkında yaptıkları duygusal keşiflerden derinden etkilenir. Öylece atmak istemedikleri bir şeyler olduğunu fark ederler.
Sonrasında daha ödüllendirici bir ilişki kurmak için öğrendiklerinizi kullanın. Bir iyi niyet ruhu içinde bulunun, takdirlerinizi dile getirin, davranış değişikliği için özel bir talepte bulunun ve duygusal yakınlığı koruyacak adımları ortaklaşa müzakere edin.
Kaynak : psychology today, intimacy-the-art-relationships
Çeviri-düzenleme :A.Topçu