MÖ 600’lü yıllarda antikçağ ozanı Heseidos Tanrıların yaratılışı (Theogonia) adlı eserine şöyle başlar “Doğrusu, başlangıçta Khaos (kaos) vardı, sonra da ondan Gaia (geniş göğüslü yer, doğurucu ilke) ve Eros (doğurtucu erkek ilke) doğdu. Ardından Gaia, Uranos’u (yıldızlı göğü) doğurdu, kendisine eşit ve kendisini tamamen kaplayacak biçimde, ardından dağları, sonra da Pontos’u (denizi)…”

Kaos (chaos), Yunancada bir şeyi doğurmak üzere esneyip yarılmak açılmak olan “khasko” fiilinden türemiş. Khaos, boşluk, açıklık ve esneyen yarık anlamlarına da gelir. Sözcük genel anlamıyla günümüzde: evrenin düzenden önceki karmaşık, şekilsiz, ayrışmamış, anlaşılmayan ve kontrol edilemeyen hâli olarak anlaşılıyor.

Günümüzde “kaos”, sadece “karmaşa” anlamında kullanılmıyor. Kaos Teorisine göre kaotik sistemler kendine has bir düzene sahiptir ve bazı durumlarda dış etkilere karşı kararlı bir tutum sergilediği görülür. Buna en güzel örnek: Jüpiter’in üzerindeki büyük kırmız leke görünümlü dev fırtınadır, leke kaotik-fraktal yapıdadır ve gözlem yaptığımız üç yüz seneyi aşkın bir zamandır gözlerimizin önünde kendince kararlı yapısını korumaktadır. (1)

Kaos, sürpizlerin, doğrusal olmayan (nonlinear) ve tahmin edilemeyenlerin bilimidir. Bize, beklenmeyeni beklemeyi öğretir. Geleneksel bilimler daha çok yer çekimi, elektrik veya kimyasal reaksiyonlarla ilgilenirken , Kaos Teorisi, türbülans, hava durumu, borsa hareketleri, beyin durumları gibi doğrusal olmayan ve tahmin ve kontrol etmesi zor durumlarla ilgilenir. Bu fenomen sıklıkla, doğanın sonsuz karmaşasını yakalayan fraktal ( kesirli) matematik tarafından tanımlanır.

Çoğu doğal nesneler fraktal (parçalı) özellikler sergiler, bulutlar, manzaralara, ağaçlar, nehirler, organlar ve içinde yaşadığımız sistemlerin çoğu kompleks, kaotik davranış sergiler. Dünyamızın kaotik, fraktal doğasını tanımak, bize yeni bir iç görü, güç ve bilgelik verebilir. Örneğin, atmosferin karmaşık, kaotik dinamiklerini anlayarak bir balon pilotu, balonu istenilen lokasyona yönlendirebilir. Ekosistemlerimiz, sosyal sistemlerimiz ve ekonomik sistemlerimizin birbirleriyle nasıl bağlantılı olduğunu anlamak yoluyla iyilik halimize, geleceğimize zararlı hareketlerden kaçınmayı umut edebiliriz.
Kaos Teorisi: ABD’li matematikçi ve meteorolog Edward Lorenz, 1963 yılında MIT‘de bilgisayarıyla hava olaylarını modelleyen “kelebek etkisi” ilkesinein öncüsü bir algoritma yazmıştı. Kaotik matematik modellerin peşine düşen Lorenz, Lorenz çekicisini yarattı. Şekli birbirini hiç kesmeyen, ama sürekli içi içe geçmiş iki spiralden oluşan bu şekil Kaos Teorisi ve onu eşsiz davranışının ve bu eşsizliğinin içindeki düzeni temsil eden bir simge olacaktı.

Kaosun İlkeleri:


A) Kelebek Etkisi (Butterfly effect) Bu etki, Meksika ormanlarında kanat çırpan bir kelebeğin, Çin’de bir kasırgaya neden olma ihtimalini ifade eder. Süreç çok uzun olabilir; ancak aradaki bağlantı gerçektir. Eğer kelebek, uzay-zamanın en doğru noktasında kanatlarını çırpmazsa, söz konusu kasırga ortaya çıkmaz. Bunu ifade etmenin farklı bir yolu; başlangıç koşullarındaki küçük değişiklikler, sonuçlarda büyük değişikliklere neden olur. Yaşamlarımız bu ilkenin devam eden bir gösterisi gibidir.
Kaos teorisinin sosyal bilimler üzerindeki yansıması, bir ya da fazla bireyin, tarihsel veya sosyal akış üzerinde hiçbir öngörüye uymayan, farklı ve beklenmedik etkiler ortaya çıkarması sayesinde somutlaşır: Albert Einstein’ın fizik alanında oluşturduğu kuramların tüm bilim tarihinde benzersiz bir sıçramaya yol açması ya da Spartaküs adlı bir kölenin Roma İmparatorluğu’ndaki büyük bir ayaklanmayı örgütlemiş olmasının, toplumsal mücadeleler tarihinde benzersiz bir değişime yol açması gibi örnekler vermek mümkündür.

B) Belirsizlik İlkesi ( Unpredictibility): Kompleks bir sistemin başlangıç koşullarını yeterli (yani kusursuz) detayla bilmemiz mümkün olmadığı için, karmaşık bir sistemin nihai kaderini tahmin etmeyi de bekleyemeyiz. Bir sistemin durumunun ölçümünde ortaya çıkan küçük hatalar bile, çarpıcı bir şekilde büyük bir farklılaşmaya yol açarak, herhangi bir tahminin faydasız hale gelmesine neden olabilir. Dünya üzerindeki bütün kelebeklerin etkilerini ölçmek mümkün olmadığından, kesin ve uzun süreli hava tahmini yapmak her zaman imkânsız bir hedef olarak kalır.

C) Düzen / Karmaşa ( Order- Disorder) Kaos, sadece düzensizlik demek değildir. Kaos, düzen ve düzensizlik arasında, çoğu zaman beklenmedik şekillerde oluşan geçiş-değişimleri araştırır.

D) Karıştırma( Mixing): Türbülans, karmaşık bir sistemdeki iki bitişik noktanın, bir süre sonra çok farklı konumlara gelmesini sağlar. Örneğin, iki komşu su molekülü bir süre sonra okyanusun farklı bölgelerine ve hatta farklı okyanuslara sürüklenebilir. Birlikte fırlatılan bir grup helyum balonu, sonunda birbirinden çok uzak noktalara varabilir. Karışım tamdır, zira bütün ölçeklerde türbülans oluşur. Ve doğrusal değildir: sıvılar birbiriyle karışmadan duramaz.

E) Geri bildirim: Geribildirim mevcut olduğunda, sistemler genellikle kaotik hale gelir. Buna iyi bir örnek, borsa hareketleri olabilir. Bir hisse senedinin değeri yükseldiğinde veya düştüğünde, insanlar bu hisseyi alma veya satma eğilimi gösterir. Bu da, söz konusu hissesin fiyatını daha da fazla etkiler ve değerinin kaotik bir şekilde yükselmesine ya da düşmesine neden olur.

F) Parçalar (Fractals) : Fraktal sonsuz bir modeldir. Fraktaller, farklı ölçeklerde kendi kendine benzeyen sonsuz ve karmaşık desenlerdir. Bunlar, devam eden bir geribildirim döngüsünde tekrar tekrar basit bir süreçle yaratılmıştır. Tekrarlama ile yönlendirilen, dinamik sistemlerin görüntüleri ve Kaos’un görsel halleridir. Geometrik açıdan bildiğimiz boyutlar üzerinde bulunurlar. Fraktal desenler son derece bilindiktir; zira doğa zaten bunlarla doludur. Örneğin ağaçlar, nehirler, kıyı şeritleri, dağlar, bulutlar, deniz kabukları ve benzeri oluşumlar, doğal fraktallerdir. (2)

Kaosla Dans, Nasıl ?

1.Bekle (beklenmeyeni) : 21.yüzyılda hayattaki kaostan kaçınmak nerdeyse imkansız hale gelmiştir. Bütün değişkenlerin kontrol ve tahmin edilemediği durumlarda , yapılan planların aksamaya uğrama ve değişme olasılıklarını akılda bulundurmak önemlidir.

2.Anla: Kaosu olduğu haliyle kabul etmek hatta kucaklayabilmek , rutinden ve sınırlandırmalardan özgürleşme olarak da görülebilir. Nihayetinde her şeyin daha iyiye evrilmekte olduğu bilinci temelinde, kaos , bir geçiş dönemine de işaret eder ve daha iyi zamanlara…Dalgalanmadan durulmaz.

3.Olduğu gibi gör: Kaos teorisi şunu hatırlatır, kaos içinde bile kişi kritik hayat paternleri bulabilir. Bazı sabitleri tanımlayabilmek yoluyla kaos u kısmen kontrol etmek mümkündür; bu genellikle daha sade hayatlara geçmekle el ele gider ( değişkenleri azalt)

4.Yönet: Kaos Teorisine gore, çoğu insanın hayatında , her zaman belli miktar kaos olacaktır. Buradaki sır, kaosla gelen fırsatlara uyanık olmak ve olumsuz sonuçlardan kaçınmak için elden gelenin en iyisini yapmaktır.
**

“Yaşam fırtınanın geçmesini beklemek değil yağmurda dans etmeyi öğrenmektir” bilindik cümledir. Yağmurda dans edilebilir, ya fırtınada ? Ve fırtına en beklenmedik anda geldiğinde ?

Kaos ve fırtına, kontrol edilebilirliklerinin güçlüğü anlamında benzerdir. Birey odaklı bakıldığında, kaosun, kişiye, duygu, düşünce, eğilim , korku- beklenti ve birçok boyutta kendisiyle daha yakından tanışma, son kullanma tarihi dolmuş kemikleşmiş bazı yapıları ( bağımlılıklar, rutin, alışkanlıklar vb) zorlayıcı koşullarla-ister istemez-temizleme, içeride ve dışarıda olan arasındaki etkileşimleri ve dolayısıyla kişilik dinamikleri-varoluş ilişkilerini inceleme, güncelleme ve özdisiplin fırsatlarını sunduğunu görmek mümkün.

Hayatlarımızda, nedensellikleri bilimsel metotla tespit etmeye, yasalara , evrensel işleyişin nasılına ulaşmaya çalışıyoruz. Olgulardan olaylara ,tahmin edilebilir kılmak, kontrolü ve doğru kararları beraberinde getiriyor varsayımıyla hareket ediyoruz. Bilme ve kontrol etme arzumuz, ilerlemenin ateşini yakıyor, ancak bizden bir uyanıklık istiyor; insanın güven ihtiyacıyla bildiğine tutunduğu, inanç ve gerçek bilgi arasındaki sınırların kaybolduğu, fanatizme, bilgi körlüğüne kaydığımız zamanlar… İnce çizgiler, bilmediğini bilmek ve bildiğini sanmak arası…

Kaosun meydan okuması, taşıdığıbilinmeyen ve düşük kontrol unsurları düşünüldüğünde, “Bilinmeyenin, muamma olanın oyunun bir parçası olduğu yerde, bilinmeyenle aramız nasıl?” sorusuya ilişkili gibi.
“İnsan, bilinmeyenle ilişkisini güvenle kurabilir , hatta bilinmeyenden güç alabilir mi? Kontrol ve tahminin zorlaştığı, görüş açısının kaybolduğu yerde neye güvenebilir? Neyi bilebilir? “ soruları bu dinamiğin bize hediyeleri olabilir.

Astrolojide Saturn (sınır) ötesi, Eris (devrimci Uranus ü de eklemeli ) ile incelediğimiz kaos , zorlayıcı değişim zamanlarında, bildiklerimizden güç almak ve aynı zamanda bilmiyor olma ihtimaline açıklık arası bir denge, olasılıklara uyanık ve hazır olma ustalığı ve kendimizi yeniden keşfe çağırıyor. Bu anlamda kaos’la ilişkimiz üzerine yeniden düşünmeye değer.

“İnen yükselir, yükselen iner. Parlayan söner ve yükselen durur.” Kutadgu Bilig

Psk. Alev A.Topçu
27.01.2019

Kaynaklar : https://fractalfoundation.org/resourc…/what-is-chaos-theory/ (2)
https://serdara.com/kaos-teorisi-tarihi-ve-felsefesi/… (1)
Oğuzhan Ceyhan Karma Astroloji Notları

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221