En çok duyulmak istenen 2 kelimeli nedir sorsak
Seni seviyorum başa oynar
Bense oyumu
‘Seni anlıyorum’ a kullanırdım
Her türden ilişkinin toprağında bulunmuyorsa, anlayış, sevgi meyvesini beklemek , boşuna…
Anlayış nerede ve neden , mesele ?
Bazı şeyler arasında çatışma doğuran farklılıklar açık; erkek ve kadın arasında, çocuk ve ebeveyn arasında, yaşlı ve genç arasında….
Biyoloji, zaman, rollerden sebep , en doğalı farklı olmak…
Sorun bu mu
Yoksa bizim realitemizden uzak, bazı bize aykırı olan bakışların varlığıyla ne yapıldığı, onlara nasıl bir yaklaşım geliştirdiğimiz mi?
Kişi kendi realitesinden farklı bir realiteyle karşılaştığında ( fikir uyuşmazlıklarını, çatışmaları vb düşünün) ne yapar ?
Otomatik tepki, farklı olan karşısında ya kendi bakış açımızı savunmak yada karşıyı iknaya girişmek.
Bu durumda, çoğu zaman, taraflardan birinin haklılığının üste çıkması ve diğerinin yanlışlanması konusunda acele edilmesiyle, iki yakayı bir araya getiren anlayış köprüsünün kurulamadığını fark ediyor muyuz?
Örnekleyelim:
Bir anne baba ve çocuk diyalogunu düşünün
Çocuk anne babaya “kardeşimi daha fazla seviyorsunuz” dediğinde anne babanın pek muhtemel cevabı, “öyle bir şey yok , sizi eşit seviyoruz” olur.
Kendi deneyiminden konuşan çocuğun burada demek istediğiyse örneğin şu olabilir “ ihtiyacım olduğu şekilde yanımda olmadığınızı hissettim” Bu ihtiyaç anne babanın kötülüğünü, yanlışlığını vb ima etmekten çok, ebeveynin sevgi adına gösterdiği davranışların çocuk için sevgiyi aldığını hissettiği davranışlarla eş düşmemiş yada tamamlanmamış olabileceği anlamına gelebilir. Burada çatışma gibi görünen, anlayış farklılığının bir sitem olarak ifade edilmesi aracılığıyla tarafların birbirini anlamak için daha açık iletişim geliştirme ve birbirini tanımaya yol alması mümkün.
İletişime bakalım:
Anne baba yukarıdaki muhtemel cevabıyla kendi gerçekliğini ifade ederken çocuk anlaşılmış , duyulmuş hissetti mi ? Kendi hissi ve düşüncesiyle ilgili daha fazla bilgi vereceği bir alan açıldı mı ?
Maalesef…
Savunmacı ( öyle bir şey yok)kendi gerçeğine iknacı ( sizi eşit seviyoruz) cevap, çocuğun duygu, düşüncesinin nereden geldiğini anlama şansını verecek bir kapıyı kapadı.
Oysa bu olay kullanılarak çocuğun duygu düşünce yapılanması-olayları algılayışı hakkında bilgi edinilebilirdi, ayrıca çocuk , ailedeki durumun kendi deneyimine etkisini ifade edebildiği için rahatlamış olacaktı.
Çocuk, ebeveynin yukarıdaki cevabıyla muhtemelen şunları çıkarımladı ;”Evet onlar beni seviyormuş , yanılmışım ( duygu ve düşüncesinin otomatik yanlışlanması…) Yada ‘ Beni dinlemediler bile, kimse beni anlamıyor’
Yargılanmadan dinlenilmesi , anlatması için cesaretlendirilmesi durumunda, çocuk, duygu-düşüncelerinin onaylandığını hissedecekti. ( onaylamak burada, karşımızdakinin duygusal-düşünsel deneyimini var etmek, onu “gördüğümüzü” göstermek , duygu-düşüncesinin insani olduğunu onaylamak anlamındadır. )
Muhatabımızı açıklık ve merakla dinlemek “ senin yanından, deneyimini anlamaya çalışacağım, düşündüğüne katılmasam da … Nasıl böyle düşündüğünü , hissettiğini merak ediyorum, anlamak istiyorum” demek
Bir davranıştaki niyetimizle o davranışın muhatabımız üzerindeki etki/sonucu birbirinden tamamen farklı olabilir. Bu yüzden “…..niyetle yaptığım davranış karşımdaki kişi tarafından nasıl deneyimleniyor ? sorusunu sormak değerli.
Empati için kullanılan kendini karşındakinin yerine koymak ezberinin pratikte nasıl çalışabileceğine biraz daha kafa yormalı , sanki…
#köprü #anlamakiçiniletişim
Alev T.