Korku haklı
Kuşku mantıklı
Olmasa
‘Üstesinden gelmek’
Olmazdı
…
Deneyimleyen için, gerçeği değişene kadar, korku, gerçek…
Korkuyorum diyenin ‘ korkma’ demekle cesaretlenmesini beklemek doktorun hastaya iyi ol dediginde hastanın iyileşmesini beklemeye benzer…
Korkunun hediyesini görebiliyor muyuz ?
” Sistem nasıl çalışıyor ” u anlamak, kendini tanımak fırsatı orada bulunur.
O zaman, kişi arızalarını tespit edip neşteri gerektiğinde eline alabilir, yarasını ilk elden sarabilir…
İnsan kim olduğunu ve olmadığını arıza-acıyla öğrenen değil midir ?
-Sistem Analizi-
İnsan, hangi parçalardan ?
Beden;
kalp ( işlevleri duygu, sezgi ve diğerleri….)
beyin ( işlevleri düşünme , algı vb) ve diğer organlar…
Organlar ve işlevleri , maddesiyle mânâsıyla…
İşlev ve arızalar, sağlık ve hastalık, bütünlük yada bölünmüşlük insan-sistemin işleyişinin yazıyı ilgilendiren tarafları…
Sağlık denilen iyilik halinin kaybı olan ‘hastalık’, organ-parçaların birey birey ve bir çalışma halinde bir uyumsuzluk, denge yoksunluk yada kaybına işarettir, bütüncül bakıldığında.
Takım halinde yürüyen bir insan grubu canlandırın. Ve orada bir kişinin ritme uymadığını düşünün; bu uyumsuzluk birlikte yürüyüşün ahengini nasıl bozarsa, insansistem’de bir parçanın farklı telden çalması, birlikte sağlıklı işleyişte uyum kaybı olarak değerlendirilebilir; sonuçları hastalıklar , dış uyaranlara verilen verimsiz tepkiler , korku-kaygı-öfke benzeri duygu durumlar…
Bozuk akort, bir organa ait defecte işaret edebileceği gibi organ-yapının diğer yapılarla etkileşimi, bütünle ilişkisi boyutunda neden-sonuç alanı daha geniş bir soruna da işaret edebilir; micro-macro etkileşir. ..
*** ‘İmalat mı
Kullanım Hatası mı ?’
Bakıldığında, organik bozuk beyin nedenli vak’aların ( akıl hastalıkları) beyni kullanmama yada yanlış kullanım vakalarına nispeten azınlıkta olduğu , daha yaygın ızdırabın ( nevroz ) algı, idrak sorunları ve yıkıcı çalışan zihinsel yapılarla ilişkili olduğu, halihazırda görülür.
‘Zihin kötüdür’ kestirme yargısı, iyi de olsa kötü de olsa parçamız olan bu organın nasıl daha sağlıklı çalışabileceğine bir açılım yaratmaz.
**
Bir arabanın benzin deposuna benzin yerine şalgam suyu konulursa araba çalışmaz.
Bu durumda, depo söküp atılmaz, depoya arabayı çalıştıracak ‘içerik’ neyse o konur.
Beyin, sistemimizin iç aksamlardan biriyse, işlevi olan düşünme ve sonucu çıkan üründe sorun varsa ( araba gitmiyor yada arıza veriyorsa ) depoya /beyne koyduğuna göz atmalı ;
Depoya koydukların, beslediğin düşünceler , tekrar ede ede büyütülen benimsenen fikir- inançlar… Bir de beyinle ne yaptığın var; hem depoyu neyle doldurduğun hem nasıl çalıştırdığın….
…
O halde, neden ‘ zihinden çık’ tekrarlanır oldu , kötü bir şey ise bu beyin, insana neden verildi ?
Cevap daha çok, zihnin kirlenmişliği veya yönetim zafiyeti ile ilgili olabilir.
Bana görünen , imalattan daha çok kullanım hatası…
Beyni veren, ‘ ben sana bunu sağlam verdim , hatalı kullanmışsın( yada kullanmamışsın ) dese?
-Zihin Yetmezliği-
” Düşünmekten başım ağrıdı ” zorlanmaya işaret…
Kişiyi , bir eylem kararı yada idrake taşımayan , algı yada iradesine katmayan, ‘acaba , olursa, nolursa’ lı cümleler…
Bu süreç, kalitesiz, tatsız ve sonuçsuzdur.. Beyin kurar, yanar, elde var, kurgu- paranoya, semirmiş kaygı- korkular…
Kısa devre diliyle beyin aslında şunu der ;
“Sorduğun soruya şu an cevap yok,
Sorunun cevabı bende değil, bana fazla yükleniyorsun
Ben de çözemiyor ve saçmalıyorum…
Bak, resmen yazmaya başladım “
***
“Kendini bilen, bilinmeyenden korkar mı ?”
Zihnin kısa kaldığı bazı durumların olağan varlığı konusunda hem fikiriz.
Bu durumların varlığının bilgisi ile nasıl ilişki kurduğumuz, bu cehaletimizi nasıl işlediğimiz , ele aldığımız ise apayrı ve kritik olan… ( bilmemek, anlamamakla ilişkin nasıl )
Değil mi ki, sorduğun adresi bilmeyen , seni fizan’a göndermeyi göze alır da ‘bilmiyorum’ diyemiyor.
Bilmemek, bilmediğini bilmek, bilmediğinin bilinmesi… Çoğun korkutur.
Korku, hayatlarımızda çoğunlukla, bilinmeyene, ve en kötü senaryoya zihnen temas etmenin ( onu düşünmenin ) bir sonucu…
(Bir deprem yaşamış yada kaplan saldırısına uğramış yada düşündüğü en kötü şey başına gelmiş olanlar, bunları yaşamamış olanlardan çoktur, varsayıyorum )
Sorun şu ki,
Ortalama zihin, bilinmeyeni, bildiği kadarıyla, elinde olan veriyle çözer
Ve bilmediğini çözemez.
( Zihnin veriyi edinme ve işleme araçlarının araç ve yöntemlerle geliştirilmesi elbet olası, zihin genişleyebilir…)
Dahası,
Belli bir yol, belli düşünce yapıları ile ortaya çıkmış bir sorunsal, kendisini yaratan aynı içerik ve yöntemle genellikle çözülemez.
Bütünsel yol , sistemdeki diğer araçların ( kalbin zekası, sezgisel yol ) tanınması, çalıştırılmasını, kendilerinin beslenmesi ve sistemi beslemelerini, beraberinde zihinsel farkılaşma, derinleşme, genişlemeyi gerekli kılar.
Dönüşüm hikayesi böylece başlar.
…
Beden ruhun eviyse
Ev, sakinine benzer
Sakini, evine
Esenlikle
5.7.2019
Alev Topçu