“…Kut, yaşamının tam ortasında durandır-
Hiç kıpırdamadan…
*
Kut boyuna dağıttığın , hep de toparlamak zorunda olduğundur.
*
Kut ,bitiremediğindir : gücünü hep aşan- hep aşacağını da bildiğin…
Kut , zaten, bitmemesini istediğindir:
senden sonra da – seni aşmasını istediğin…
Kut, bilip isteyerek
seni aşan-aşacak
olandır
Kut ‘aşkın’dır…
*
Kut dayanamadıklarının içinde hafiften parıldayan dayanak noktasıdır – katlanamadıklarının ardında hafiften ışıldayan dinginlik…
Kut, seni devindiren ve dineltendir: devinmenin hangi yöne; dinelmenin hangi yerde olması gerektiğini , belirleyen…
*
Kut, belirleyendir: belirsizlikler içindeki belirliliktir- insanın kişi olmasının – tek, biricik- temelini ; kişinin insan olmasının – genel , ‘a priori ‘ temelini, birleştiren bütün – bütünlülük…
Belirli bir gözle bakabilirsen görebilirsin bunu:-
Kut, yağmuru da yağdırandır , fırtınayı da çıkaran – ama bulut da deniz de bunu bilmez…
İnsanı devindiren de odur ; ama insanlar bilmezler bunu- kendi kendilerine devindiklerini sanırlar-oysa, her insan gerçekten gerçekten devindiğinde , sahici ve temel bir eylemde bulunduğunda , kuttur , orada onu devindiren.
İnsanlar gelişigüzeli yada alışılagelmişi yaptıklarındaysa , oradan geri çekilmiştir
-Bunu sezinleyebiliyor musun? “
Yakın/ Oruç Aruoba