İletişim-ilişkilerde güncellenesi kabullerden biri anlatmak isteyene tavsiye, çözüm (?) , öneriyle cevap vermek.
Zorlanmalarda, insanın ihtiyacı çoğu zaman , onaylanmak ( haklısın-doğrusun anlamında değil, var edilmek anlamında – üzüntü,acı,hata, pişmanlık da vardır ve değerlidir ) anlaşılmak, duygu,düşüncesinin doğal olduğunu hissetmektir ( anlatabilme deneyiminin kendisi paylaşım doğasında bir onaylama – armağandır, alana da verene de , dinleyen dinlemeyi bilense)
Zorlu deneyimler, temelde, olay-durumun ne olduğundan bağımsız , kişinin kendisine inancı, kendi hakkındaki olumlu düşünce, duygu yapı-stoklarını zorlar. Böyle zamanlarda, öncelikli ihtiyaç, eldeki konunun çözümüne dair beyin fırtınasından evvel , kendini “ iyi hissetmek “ olabilir. (İfade etmek sağaltır, yolları çeşitlidir )
Gücü düşmüş, kendisine inancı, sevgi, saygısı yara almış insan eyleme geçecek gücü nereden bulacak…; eylem eser miktarda güç isterken)
Duygu-deneyimin şiddeti yaşayan için anda o hâl ile özdeş olduğu ve o anın sonsuz kadar süreceğini hissini uyandırabilir. ( Etkilenmek-takılı kalmak arası ayrım burada belirir ) Tam da bu noktada kişiyi destekleyecek olan, hikayenin tamamının o anda acı veren, zorlayan deneyim olmadığını hissetmek, dışına çıkarak nefes almak olabilir.
Zorlamaları yaşayana temas eden dinleyicinin en basit görünen ama en değerli katkı ve tavrı ; çoğun, sadece dinlemek ( yargısız , fikrini yeri gelene kadar kendine saklayarak ) anlatanın , hazırsa, kendi duygu-deneyimini idrakine destek açılım sorular sorabilmek ve hislerini aynalamak ( üzgün hissediyorsun , hayal kırıklığı yaşamanı anlıyorum , böyle hissetmen anlaşılabilir ) yoluyla destek-dinleyici bir kulak olmaktır. ( Yara saran şefkat )
Tavsiye –fikir vermek-almak ayrı bir konu ki , soruyla gelmesi yerinde olur; “ Fikrimi duymak ister misin ? Tavsiyeye ihtiyacın var mı ?”
Teklifsiz tavsiye, bir kapıyı çalmadan eve girme teşebbüsü…
Psk. Alev Topçu
2 9.2019