odak

“Odağın nerede, dikkatin neye nişan?”

Rahatsız kaosla rahat olur mu insan? olabilir…

Rahatsızlığı biraz yoralım;

Olan biteni , “olmamalı , yanlış” vb nitelendirmek , onun öğretebileceklerine kendimizi kapamaya yol açarken ( yanlışı sevenler istisna ) Olan, naif duygularımızı umursamayıp olmaya devam etmekte… İyi-kötü yargısı yerine, “olan ne gösteriyor” sorusu açılım vadedense, rahatsız kaosun bir misyonu var diyelim ( ne olduğunu görebilsek de göremesek de…)

Peki neyi göstermeye? Acıysa adı, acı bir ihtiyaca işaret…

Soru, acıyla kırılan neye dönüşecek?

Dönüşmesi gerekeni dilediysek, nasıl ?

Öfke kokuyor hava… Olağan çatışma da var, bu rahatsızlığı kullanamamakla zayi edilene işaret çatışma da… Sözüm, insanların birbirlerini yemeye verdiği, dokunduğunu acılaştıran, kurutana…

Rahatsızlık, “memnun olunmayan nasıl değişir?” e soru kılınırsa , sorunun değil çözümün parçası olunur, rahatsızlığı rahata erdirmeye… Rahatsızlığın diğer yüzünde, insanların değişime daha açık hale gelmesi bulunuyor.

Bunu, birileri “bir şeylere ikna olacak” diye yormuyorum, zira mesele bu değil. Değişim denen kırılma-çözülme-dağılma , bir konuda farklı düşünülebileceğini fark etmek, hiç öyle düşünmemiştim diyebilmekte; herhangi bir şeye ikna olmak ve sorgusuzca kabul etmekte değil. Öylesi “bugüne dek ben bunu niye belledim” i sormamanın sadece devamı olur.

Öyleyse şu soruyu yeniden soralım bunca suskunluğun aralığına; fikrimizi zikrimizi ortaya sererken niyetimiz ne?

Birilerini bir şeylere ikna etmeyeyse, bu şu demek ; biz biliyoruz, bildiğimizi konuşuyoruz. Ve karşı taraf da bildiğini düşünüyor. O zaman karşılıklı konuşma neye hizmet ediyor ? Kimin daha çok bildiğini görmeye ise 2 horoz bulup dövüştürebiliriz, neye zahmet?

Peki, o iletişimde, potansiyelin dile gelebileceği boşluklar nerede , nerede hayatın orta yerinde duran koskoca bilinmeyen ? Kendi oltasını yapıp kendi balığını tutmayı sevenler, kendilerine bir şeyin tepeden inme bu böyledir le sunulmasından hoşlanmayanlar vardır, tam tersini tercih edenler de vardır, yerine göre onu yerine göre diğerini tercih edenler de, bugünkü tercihi yarın değişebilecek olanlar da. Fikri dilinde”nin oltasıyla hangi balığı nasıl tuttuğuna bakıla… Yoksa, paketler, hep parlakça…

Şimdiye dek okuduklarımız, deneyimlerimiz bir birikim sağlamış , bazı yerlerde işimizi kolaylaştırmış olabilir, yine de her deneyim bir ilk, yeni öğretmen, herkese… Değişimin getirdiği kırılganlığın vesilesiyle iletişim kafasını yenilemek, karşılıklı deneyimi paylaşmak, birlikte soru sormaya alan bırakmak mümkün ve gerek bir kazanım gibi görünüyor. Kendi deneyimini paylaşmak , ötekininkini de dinlemek telinden… Kodlanmış-şartlanmış zihinler engelse de, yaşanmışlığın yürekten paylaşımı –hala hissedebilenleri yakalayacaktır.

Velhasıl, değişimin getirdiği kırılmanın çatlağından birlikte sorma-öğrenme lezzeti sıızarsa,

ne mutlu

bütünün hayrına

#energyupdate

#uyanık

8.2.2021

Alev

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221