Dünyada tek insan olsa, yine özgürüm çığlıkları duyulur muydu ?
Özgürlük kim ve ne için olacaktı? 
İsyan,
Kime ve neye karşı …

Biliyorum dünya harp alanı 
Lakin bu harbin kime karşı ve ne için olduğuna iyi bakmalı ki
Yol şaşmasın…

-Ya Ben ya Sen- mi mesele ?

Dünyaya atılanlar birlikte yaşa(yama)maktan rahatsızdı, bıngıldak oynak, çoğu kendine uzaktı.

Ben’le Sen’i ve dahi Bizi irdelemeye girişmek, anlamaya çalışmak yerine , akıl ‘ben haklıyım’la payenlenmeye; duygu, dramaya harcanmaktaydı…-

Soru siyah mı beyaz mı diye sorulursa cevap siyah yada beyaz gibi gelir…
İnsan böylece iyi ve kötü arası savrulup durur, bugün iyi dediği yarın kötü…

Başka türlü bakamadığı için başka türlü soramayan
Soramadığı için de bakamayan

Hem yumurta tavuk
Hem tavuk yumurta …

Olası gelir…

“Ben ben iken biz mümkün mü “
Yanıtsız soru, 
Belki böyledir …
*

-Bir Ben var mı Bizde – ?

Ona güvenmiyorum .
Kendime güveniyor muyum ?

Bana karşı dürüst değil.
Kendime dürüst müyüm ¿

Beni kabul etmiyor .
Kendimi kabul ediyor muyum ?

Ben’le Öteki etkileşir…

Kendine dürüst olmayan diğerine dürüst olabilir mi?
Kendine güvenmeyenin diğerine duyduğu yakınlığın adı güven mi bağımlılık mı dayanma mi ?
Kendine eziyet eden değerine nasıl etki eder? ( yakınlığın-etkileşimin her türü sevgi değildir, kelimenin içi dol-a-madan boşalmış…) 

İlişkilerde sadece meselelerin etrafında dönüp durduğu güven, dürüstlük temalarında değil insana ‘dışarı ‘ görünen her şeyle temasta kendimize dair bir parça taşımaktayız, öyle yada böyle.

En yakında olanlarla da , yolda sana gereksiz korna basan insanla olan etkileşimde de aynalama çalışır ; ‘içinde neyi uyandırır ‘? Reaksiyon sonucu itim yada çekim yada nötr, ayrı konu.

Kendinden çıkar, diğerinden geçer , dolaşır kendine varır…

” Bir Biz var mı Bende? “

Çoğu insan arkasına baktığında yaşanmamış bir hayat buluyor, feda edilmiş, ‘ kendisi nerede’ hayatlar…

Her yer isyan…

Bir kitap çok satmış ;

“Sen gittin ya ben çok güzelleştim”

Geldiğinde de muhtemelen güzelleşmiş idi.
Soru(n) çoğun, yol ayrımlarında…
Büyümek , ufaktan bedelli…

Seni aştım diye nanik çekerken arkasına baka durmak, hoş gelesi boş gelesi

İnsan uğraştığına , benzeyen…

Kendi için ol(a)madıkça, ” şeylere” 
ya karşı, ya taraf ; yansıtmaya meyleden…..

**
–Ayrı ve Bir ; yOL’da

Analojim şöyle;

Yol alırken, tesadüfen bir süre bir arabayla yan yana gittiğiniz oldu mu ? 
Aynı yere gidiyor yada beraber gidiyor hissettirir. Sonra o araba birden başka bir yola sapar da, tuhaf bir hüsran verir…

Bu küçük tuhaf hissin , insanın yolculuğuna türlü şekillerde sirayet ettiğini düşünüyorum.

Ayrılma- birleşmeler, ortak-yalnızlıklar…

İnsan insana eş-lik etmenin isimleri eşlik, arkadaşlık, dostluk, ebeveynlik gibi ilişki türevleri ise

Bazen yan yana bazen önlerinde bazen arkalarında gidilir.
Bazen kendi arabandan inip diğerinin arabasına da bindiğin olur, yada başkasının senin arabana …İnsan kendi arabası ve yolunu unutabilir de…
Sonra benim arabam yolum nerede diye bakınabilir de…
Unutulur, her bireyin kendi yolunda olduğu…
Unutmak da yolda, hatırlamak da…

Yoldaşken
Küsülür barışılır
Sevişilir nefretleşilir
Gidilecek yol bir nedenle biterse
Yoldaşlık tamamlanır…
Yol akar,
Yolculuk sürer…

İnsan arabayla bir mi, duyguları var denebilir ( yıl 2019, şimdilik bir değiller )
Lakin ikisi de yolda ve ikisi de fizik kurallarına tabi…
O zaman insan duygularıyla ne yapsın ? 
Onları , yolu-yolculuğu anlamak için ‘kullanabilir” 

Güneş ölenlerin üzerine doğmakta ve doğmaya devam edecek….
Yasa duygulara göre eğilip bükülmeyen
ise…
**

Yolda diğerleri varsa bütünün parçasısın; 
birlikte yol alan, kimi duran, kimi yoldan çıkan…

Onlardan biri olmamak , onlara karşı yapmaz, aynı yolda olmayı yapabilir , sadece, hâlâ…
Biri kaza yaparsa, zincirleme olunur…
Ama uzak ama yakın…
Dünya yolu…nda
Dünya sakinleri (!) …

Bu yolculukta,

İnsan mesafe ve yakınlığa eşit durabilir mi ?
Bitişi başlangıç gibi kucaklayabilir mi ?

Mesafe,terk edilmiş; yakınlık, ihlal ediliyorum gibi hissettiren mi ?
Gözlemlemeli; 
Olan biten, insanların sana yaptıkları değil, yolun sana dedikleri…
Yol ayna’n…

-Zamanın Ruhu Tuz ruhu-

İnsan, yarasını birbiri üzerinden yaşayan, kanatan, kaşıyan, tuzu basan….
İnsanın sınavı insan
Hem yapan 
Hem yapılan…

Kimseye zarar vermedim, diyen
Toprağa bastığı an sayısız karıncayı ezen…
Şu daha hakiki, 
“Bilerek kasten yapmadım…”
O zaman , öğrenmeli…

Çürük bir dişi düşünüyorum çekilirken;
Sitem mi ediyor ; “beni nasıl çekersin ?”
yada diyor mu ;
“Vazifem bu kadardı, helal olsun…”

Ağlarsam acıdan mı , yoksa aramızda duygusal bir bağ mı vardı çürük dişimle ?
….

Hatırlamalı
Herkes kimsenin bilemediği bilmesinin de çoğun lazım gelmediği kendi yolunun derdiyle muhatap iken

Üzen üzülen 
Öğreten öğrenen
Giden kalan

Selametle uğurlamalı, yoluna…

Yolcu ettiği gibi, yolcu edilen
Hem gideni hem gidenle giden parçalarını, yaşanmışlıklarını…

Yol aldıkça
Yol olmaya

Psk.Alev Topçu
8.7.2019

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221